İki çocuklu bir ailenin küçük kızı Nurçem Koç. Doğuştan Spina Bifida (açık omurilik) denilen bir anomali ile doğuyor. İngilizce Mütercim Tercümanlık bölümünü bitirmiş. Şimdi 31 yaşında ve yaklaşık 6,5 yıldır özel bir şirkette üst düzey yönetici asistanı olarak çalışıyor. Hayatını baston ile yürütüyor. Biz sorduk o cevap verdi. Çünkü her ne kadar yaşama zor kısmından başlasa da o her zorluğu atlatmayı kendine öğretmiş biri…

Bu yaşamda ilerlerken seni durduran şeyler neler oldu, zihinsel engeller yaşadın mı? 

Bence hepimizin zaman zaman bizi tökezleten ya da durma noktasına getiren, kendi kendimize koyduğumuz zihinsel engellerimiz var. Devam etme gücünü bulmak konusunda ise kişilik yapımız ve hayata bakış açımız devreye giriyor. Her birimizin hikayesi ve hayat yolu birbirinden farklı. Önemli olan her şeye rağmen her anına şükrederek, bir yere varmaktansa yolda olmanın keyfine vararak yürümek.

Yaşadığın ve halen yaşamakta olduğun zorluklar neler?    

Ön yargıları kırmak hala hepimiz için en zoru bana göre. Ama bu konuda önemli adımlar attığımı düşünüyorum. Ne mutlu ki aldığım yorumlar da hep bu yönde. Tabii ki aksi durumlar da var. Olacaktır da. Engelli bireylerin yaşam kalitesini yükseltmek için topyekün bir çaba gerekiyor. Ne yazık ki bu ne sadece engelli bireyin çabasına, ne engelli ailelerinin tutumuna ne de ülkeyi yönetenlere bağlı. Tüm bileşenlerin bir araya geldiği istikrarlı,kararlı ve istekli iyileştirmeler yapılmalı.

Bence hepimizin zaman zaman bizi tökezleten ya da durma noktasına getiren, kendi kendimize koyduğumuz zihinsel engellerimiz var.

Yoga dünyasına ne zaman ve nasıl girdin? 

Yoga dünyasına 3,5 yıl önce bir arkadaşımın ısrarlarıyla Kundalini Yoga deneyimleyerek girdim. Ders saatine kadar katılım durumumu kaç kere değiştirdiğimi hala hatırlıyordum. Çünkü korkuyordum. Mükemmel olmayacaksam denemenin ne anlamı var diye düşünüyordum. Ya hep ya hiç demek yerine gri renkte kalmanın önemini yoga öğretti bana.

Yogaya başladın, bu konuda ilerlemek sana ne farkettirdi? 

Her şeyden önce yaşamın muhteşem dengesini fark ettim. Her şey olması gereken zamanda ve olması gerektiği gibi oluyor. Ne erken ne de geç. Sürekli bir sonraki adımı planlamak yerine anda kalıp, akışa güvenmeyi seçtiğinde mutluluğun kapıları açılıyor. Plan yapmadan akışta kalmak yoga ve meditasyon ile tanışmadan önce bir engelli olarak benim için yapması en zor şeylerden biriydi.

Yogadan önceki yaşamına bakarsak o zamanı nasıl tanımlarsın? 

Hayatım, Yoga Eğitmenlik eğitimini almadan öncesi ve sonrası olarak ikiye ayrılıyor. Türkiye’de bir ilk olmanın üzerime yüklediği sorumluluk başlarda beni korkutsa da benim bile hayal edemeyeceğim bir biçimde tutkuyla sarıldım bu sürece. Düştüm, kalktım, tekrar düştüm, tekrar kalktım… Kendime dışarıdan bakmayı öğrendim. Özeleştiri yapmayı, gözlemlemeyi en çok da kendime şefkat göstermeyi…

Yoga konusunda yin yogayı seçme sebebin nedir? Yoganın diğer çeşitlerini de biliyor musun? 

En önemli sebep; hem derin bağ dokular üzerine çalışıyor olması hem de pozların büyük bir çoğunluğunun bana uygun olacak şekilde oturarak yapılıyor olması. Daha önce 2,5 sene Kundalini yoga yaptım. Yin yogada pozların içerisinde üç ila beş dakika hatta bazen daha fazla ‘durma, kalma’ halini çok seviyorum. Çünkü her birimiz yaşam akarken ayak uydurmakta zorluk çeksek de bir süre sonra alışmak durumunda kaldığımız delice bir temponun içerisinde buluyoruz kendimizi. Hangi çeşidini yaparsak yapalım yoga kendimize armağan ettiğimiz kıymetli bir disiplin.

Yoga öğrencilerin kimlerden oluşuyor? 

Eğer bu soruyu bana daha önce sormuş olsaydınız “öğrencilerim engelsiz bireylerden oluşuyor fakat engellilerle çalışabildiğim dönemsel projeler var” diye cevap verirdim.Çok şükür ki artık engelli ve engelsiz bireylerin bir arada yoga yapabildiği karma yoga sınıflarım oluşmaya başladı ve hep birlikte yoganın birleştirici gücünün sonuna kadar hakkını vermeye çalışıyoruz.

Hayal kurar mısın ve başka hayallerin, hedeflerin var mı? 

En büyük hayallerimden biri engelli-engelsiz karma dersler yapmaktı hem sevgili hocam Yeşim Atik’in yüreklendirmeleriyle hem de Saadet Sözen’in büyük bir özveriyle bana inanarak, sahibi olduğu Sakura Dönüşüm Merkezi’ nin kapılarını sonuna kadar açmasıyla birlikte bunu başardık. Şimdi hedefimde sadece bedensel engellileri değil tüm engel grubundaki kişileri, engelsiz bireylerle bir araya getirebileceğim dersler vermek var. Hepimiz biriz ama aynı zamanda hepimiz biriciğiz. Bu felsefeyi elimin uzanabildiği herkese aktarmak istiyorum. Bir diğer en büyük hayalim ise muhteşem bir organizasyon olduğunu düşündüğüm Tedtalks’ larda Tedx konuşmacısı olabilmek.

Mesela bir sihirli değneğin olsa ilk neyi dönüştürmekle başlarsın? ve sonra, ve sonra…

En büyük sorun olduğunu düşündüğüm sevgi ve şefkat eksikliğini dönüştürmek isterdim. Ne yazık ki dünya kötülükten beslenir bir halde. Çünkü biz kendimizi sevmeyi, kendimize sarılıp şefkat göstermeyi bilmiyoruz. Bunu öğrenmedikçe empati yapamıyor ve başkalarını da oldukları halleriyle sevmeyi beceremiyoruz haliyle.” Dünyayı sevgi kurtaracak ve bir insanı sevmekle başlayacak her şey” diyenlerdenim ben de.

Farkındalık yolunda yaşam amacını keşfettin mi? 

Amacım insanların var oldukları halleriyle kendilerini kabul etmelerini ve sevebilmelerini sağlamaya çalışmak. Mükemmeli aramakla kaybettikleri zamanın kıymetini görebilmeleri için farkındalık penceresi aralamak.

İş dünyası mı, yoksa kendi seçtiğin bu yol mu seni iyi hissettiriyor? 

Her ikisinin de hayatıma kattığı farklı değerler var. İki ayrı alanda edindiğin tecrübeyi birbirine entegre edebildiğinde çok daha keyifli olabiliyor her şey. Aradaki dengeyi kurabiliyor olmak önemli. Ben bu açıdan oldukça şanslıyım. Değerli yöneticim Burçin Ozan ve ekibim bu yolda ailemden sonra, bana en büyük desteği veren insanlar diyebilirim gönül rahatlığıyla.

Ve son olarak senin iletmek istediğin şeyler var mı? 

Bu keyifli röportaj için size ve yayın ekibinize teşekkür ederim. Hayat engellerin ardına saklanmak için çok kısa. Kabuğunuzu kırın ve kozanızdan dışarı çıkın.

Güler PINARBAŞI  

 

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.