Merhaba Sevgili yol arkadaşım.

Sevgili Editörümüz, beni arayıp da Güler Pınarbaşı’nın mesajını ilettiğinde içim bir hoş oldu.

İlk  3. Göz  ağrımız yeniden yayın hayatına başlıyordu.

Derginin yeniden yayınlanacak olması beni aldı götürdü. Sevgili Güler’in azmi, bekleyenlerin sabrı, nice badirelerden geçen uzun bir serüvene dönüşen dostluklar…

Her yazı benim için bir doğum gibi. Her şeyin yazıldığı bu dünyada bir o kadar da bilgi kirlenmesinin içinde iken yeni bir şeyler yazmak, üretmek gerçekten zor.

Bunu yapabilen yazar dostlara saygım çok büyük.

Bense bir yazar değilim. Olsa olsa bir derleyici olabilirim. Bir hikaye anlatıcısı.

Aynı aşağıdaki hikayede olduğu gibi;

“Japonya’da, Tetsugen adlı bir Zen tutkunu o günlerde salt Çince’si bulunan sutraları yayımlamayı aklına koyar. Kitapların, tahta basma kalıplarla yedi bin baskısı yapılacaktır; bu da büyük bir girişimdir.
Tetsugen bu amaçla gezilere çıkıp bağış toplamaya başlar.
Bir kaç duygudaş, çıkarıp yüzer altını basarlar; ama çoğu kişi işi bir-iki yenle geçiştirir.
O ise hepsine eşit duygularla teşekkür eder.
On yıl sonra Tetsugen yeterli parayı denkleştirip işe koyulur.
Ne var ki, o sıralarda Uji ırmağı taşar, kıtlık baş gösterir.
Tetsugen kitap için topladığı paraları harcayıp açları doyurur.
Sonra, yeniden para toplama işine koyulur.
Aradan yıllar geçer; ülkede tifo salgını çıkar. Tetsugen nesi var nesi yoksa yurttaşlarına yardım için dağıtır.
Ve üçüncü kez işe koyulur; yirmi yıl sonra da ereğine ulaşır.
Japonlar çocuklarına Tetsugen’in,  sutraları üç takım olarak ürettiğini, ilk iki görünmez takımın sonuncusundan çok daha üstün olduğunu anlatırlar.”


Evet geriye sadece öyküler kaldı. Birinin de bunları anlatması lazım öyle değil mi? Yoksa nerden bilecektik. O iki görünmez takımın öyküsünü?

Bu yüzden bir macera aramaktansa hep bildik konseptimi tercih ettim. Ukalalık etmeden, bilgiçlik taslamadan ama aptalca mütevazılık da yapmadan, tam da olduğumuz gibi olmaya çalışarak hem de.

Önce sizlere Zaman yolcularının –saman yolcuları değil- hikayelerini anlatacağım. Ardından ustaların zamanı aşan yorumlarını aktaracağım. Buradan bir ders çıkartanlarımız şimdi ve burada Yeni Bir Hayat’ta saadeti bulacaklardır eminim.

Hedefimizin tam merkezinde “insan” olduğuna göre.

Size kah bir yolculuğu, kah bir ustanın ağzından dökülen bal damlalarını, kah herkes için bir ders olacak alternatif bakış açısını hikaye edeceğim. Alternatif Hayat Derslerini fark edip de uyananlara, yeni bir hayatın sahiline varanlara ne mutlu. 

İşte yolculuk başlıyor ve tabii dolayısı ile hikaye de….

ZAMAN YOLCUSU

“Ey Yolcu; bu yolculuk için seçtiğin yol sonu olmayan bir yoldur. Seni sonsuzluğa ulaştırır.

Kendinden başlayıp, kendinden içeriye doğru yürüdüğünde attığın her adımla açtığın bir yoldur.

Tıpkı karla kaplı geniş bir ovada, göz gözü görmeyen bir tipi altında yürümek gibi.

Görüş mesafen sıfırdır sadece attığın adım ve adımını attığın an vardır.

Çünkü Zamanda Yolculuk yapmak ancak “An”da yaşamakla mümkün olabilir.

Bu yolculukta en ilkel içgüdülerin ve en gelişmiş sezgilerin refakat eder sadece sana.

Ya eski izlerin üzerinden gidersin ya da fırtına onları örtmüş veya tipi görüşünü engellediğinden ya da sadece öyle seçtiğin için sen kendi yolunu yaratırsın.

Bu yüzden bir tek değil sonsuz sayıda yol vardır.

“Ya bir yol bulacağım, ya da bir yol yapacağım” diyen belki de bir başka yaşamda sen olan bir yolcunun deyişi bu anı tanımlamak için çok uygundur.

Bu yolculukta temel prensip ruh, beden ve zihin bütünlüğünü sağlamaktır.

Sürekli, yaşamla ölüm arasındaki bir noktada boş yere enerji harcamamak, zihinsel dinginliğe ulaşmak ve kendi bedenin üzerinde denetim kurmak şarttır.

Burada hiç bir yolcu bir diğerinden daha iyi yada daha kötü değildir. Sadece farklıdır.

Bu yolculukta öğrendiğin her şeyi kendinle mücadele için kullanırsın.

En zor geçeceğin engel, en negatif yanın yani içindeki şiddettir.

Bilmelisin ki bu yolu oluşturacak taşlar sevgiden oluşur.

Biz burada yolculara ancak farkındalığın kapısını gösterebiliriz.

O kapıdan geçmek, O Yolda yürümek, kendini tanımak Yolcu’nun elindedir. 

GURUDWARA-USTANIN KAPISI

Bu kapı, arayanlar içindir.

Siz arayanlardan değilseniz, burada bulunmanızın da bir anlamı olmayacaktır.
Arayıcı için hayattaki amacını anlamak; yaşam içindeki arayışına yardım edebilecek bir yolda ilerlemesiyle mümkündür.
Ve tüm öğretiler aramaya kalkışmadan önce bir Usta, Hoca, Guru bulman konusunda ısrar eder.
Çünkü o sana yardım etmek, sana destek olmak için orada olacaktır.
Tüm öğretiler, bu gerçeği fark etmiştir.

Aramakla bulunmaz derler ama, bulanlar gene de arayanlardır.
Ararken paramparça olacaksın ama O seni cesaretlendirmek, sana umut vermek için orada olacak.
Yeni olanı sana yorumlamak için O orada olacak.
Ustanın anlamı budur: Yorumlanamaz olanı yorumlamak, söylenemezi işaret etmek, ifade edilemez olanı göstermek.

Usta senin kendi yolunda devam edebilmen için yeni yöntemler tasarlayacak, yeni patikalar bulacaktır.
Aksi halde korkup kaçabilir, arayışından vazgeçebilirsin.
İşte bu yüzden Budha Derki.”Bir usta bulan talihlidir.”

Usta ilahi olana kapıdır. Yuvaya giden seni engellemeyecek bir kapı. İçinden geçebileceğin bir kapı.
Evet; Usta, Hoca, Guru tam olarak budur: Kapı.

Bu yüzden burası Gurudwara’dır. Yani Ustanın Kapısı.

ALTERNATİF HAYAT DERSLERİ

Chakraların (artık bilinen bir kelime, çakra yazsak olmaz mı) vücudumuz için yaptığını, aktardığı bilgilerle “Alternatif Hayat Dersleri” hayatımız için yapar.
Burada olmanızın nedeni farkındalığınızı geliştirmek ise, aydınlanmak ve yeni bir hayata başlamak dileğinizse, değişmeyi seçiyor ve gereken özveriyi göstereceğinize inanıyorsanız sınıfa hoş geldiniz…

YENİ BİR HAYAT

Yaşadıklarına baktın.
Gördün ki soluk almak yaşamak değildi.
Yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Bu hayatın bir alternatifi olmalıydı.
Şu saate kadar, sana hep sarp ve engebeli bir yol rast gelmiş fakat yapmakta olduğun bu zorlu yolculuk ne istediğini anlamanı da sağlamıştı.
Bu akışla sürüklenirken engellere çarpmak kolaydı ve engeller dengeni kaybetmene, isyankar ya da duyarsız bir hale girmene sebep oluyordu.
Sağlıklı, mutlu, huzurlu, başarılı hatta maddi ve manevi olarak senden daha zengin insanlara baktıkça benim sıram ne zaman gelecek diyordun?
Şiddetli akıntılar seni sürükleyerek Yeni Bir Hayat’ın sahiline ulaştırdığı andan itibaren suların niteliği değişmiştir.
Yeni Bir Hayat’a kavuşmak, hepimiz için müthiş bir şekilde değiştiğimizin, geliştiğimizin, tamamen yeni ve bilinçli bir farkındalık düzeyine geçtiğimizin ifadesidir.

Şimdi sıra sende…
Kendi hakkındaki yargısız infazlardan kurtulmaya davet edilmen çok doğaldır.
Şu andan itibaren içinde ya da günlük hayatında bulunan ve Yeni Bir Hayat’a seninle birlikte gidemeyecek olan her unsuru temizlemekle, çözmekle, iyileştirmekle uğraşıyor olacaksın.
Değişmeyen tek şeyin değişim olduğu bu dünyada, değişimlerden korkup da sinmektense, değişimin dinamiklerini kendi lehine çevirmeyi öğrendin.
Değişimi heyecan verici bir şey ve bir yenilenme olarak görmen gerektiğini biliyorsun.
Eski hayatının temelleri çatırdadığında;
değişmeyi seçmenin, gereken özveriyi göstermeyi göze almanın,
Yeni Bir Hayat’ı inşa etmenin zamanı gelmiş demektir.

O halde Yeni Bir Hayata Merhaba!

  1. Göz dergimizin bu sayısıyla (her sayısıyla) yeniden yayın hayatına dönmesine ve bizleri buluşturmasına da bir güzel merhaba.

Nazmi Gür

(arşivden)

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.