Röportaj: Güler Pınarbaşı

Edirne’de bulunan Carpe Diem Kişisel Gelişim Merkezi’nin sahibi ve terapist Özlenen Deniz Uzun’un “Mucizenin Doğumu” adlı kitabı raflarda yerini aldı. Kitap yazarın ikinci çocuğunun doğum sırasında rahim kanalında sıkışması nedeniyle beyninden hasar alarak doğmasıyla başlayan oldukça zorlu süreci anlatırken, bu zorluklara iyimserlik ve mücadeledeki farkındalıkları yaşatıyor.

Kitabın en önemli mesajında, yaşamın her yerden, her şekilde mesajlar yolladığını, önemli olanın mesajları doğru okuyabilmek olduğunun altı çiziliyor.

Kitap fikriniz nasıl gelişti, ismini nasıl koydunuz?   

Mucizenin Doğumu kitabının ilk röportajı yine 3.Göz Dergisi’nde oldu. Öncelikle bu kadar hassas bir konuda öncülük görevini üstlendiğiniz için çok teşekkür ediyorum. Mucizenin Doğumu’nun isim annesi de Güler Pınarbaşı’dır. Bizimle yaptığı röportajda* kullandığı başlığı herkes çok beğendi . Kitabın ismi de buradan geliyor.

Tabii ki isim çok manidar, çünkü ben hayatın içinde yaşanan her ana mucizevi olarak bakıyorum. Özellikle oğlum Çağatay’ın doğum anından itibaren benim için hayat böyle bir anlama büründü. Doğumdan saatler önce anne karnında tamamen sağlıklı olan oğlum, doğum anında rahim kanalına sıkışıp, beyninin bu kadar hasar görmesi buradaki mucize; çünkü demek ki, Allah istediğinde saniyelerle  sapasağlam bir yapıyı çökertebiliyor. Öyleyse benim için tam tersi de mümkün aslında. Saniyeler içinde her şeyin değişebileceği ile ilgili derin bir inanç içindeyim.

…demek ki, Allah, istediğinde saniyelerle tamamen sapasağlam bir yapıyı çökertebiliyor. Öyleyse benim için tam tersi de mümkün aslında. Saniyeler içinde her şeyin değişebileceği ile ilgili derin bir inanç içindeyim…

Kitap fikri uzun süredir kalbimde yaşıyordu. Geçtiğimiz yıl aralık ayında John of God’ın yanına Brezilya’ya gittiğimizde meditasyon yaparken Allahıma; “Allah’ım geliyorum, gidiyorum burada küçük bir çocuk gibi John of God aracılığı ile senden bir şeyler istiyorum. Bu defa benim görevim ne ise sen beni ona yönlendir. Önüme çıksın, senin benim üzerimden insanlığa düşlediğin ne ise o olsun” dedim.  Ve ben daha Brezilya’dan dönmeden üç gün önce arkadaşım Filiz, Goa Yayıncılıktan Victor Bey ile benden habersiz kendiliğinden iletişime geçmiş, kitabı çıkartabileceklerini söylemişler.  Türkiye’ye döner dönmez bu haberle karşılaştım ve hiç sorgulamadan görevimiz bu doğrultuda diyerek kitap için çalışmaya başladım. Yayınevi de bu kitabı bir görev gibi görerek ellerinden geleni yaptı, sağolsunlar…

Mucizeyi siz nasıl tanımlıyorsunuz?  Fark edişleriniz nasıl başladı? 

Mucize kitapta da uzunca anlattığım gibi benim için yaşadığımız her an. Oğlum Çağatay 4.5 yaşında ve 4.5 yıldır ellerini kullanabilmesini bekliyoruz, ellerinde yoğun bir spastisite var. Yeni yeni ellerini kullanıyor ve biz bunu görünce her gün coşku yaşıyoruz. Dolayısıyla ben hiçbir gün fark edip ellerim var diye dua etmemiştim ama şimdi tek parmağımı bile kullanabilmemin mucizesinin büyüklüğünün farkındayım. Bugüne kadar çok ruhsal rehberim oldu ama yattığı yerden, hiç konuşmadan yaşam derslerini burnumuza sürte sürte öğretenine denk gelmemiştim.  Mucizelerin bu denli var oluşunu oğlumun yattığı yerden, bilmeyerek verdiği derslerle fazlasıyla gösterdiğini, öğrettiğini düşünüyorum. Ama genel yapımda küçük yaşımdan bu yana beri hayaller kurmak vardır. Kurduğum hayaller olmuş gibi üzerine evcilik oynardım. Yine de mucize denilenin Tanrı’nın ayarlarına geri dönmek olduğunu düşünüyorum. Aslında mucize yok. Ruhu, bedeni, zihni Tanrı’nın yarattığı ve tasarladığı şekle çevirebilmek var. O zaman dilekleriniz biraz daha hızla olarak size ulaşıyor…

Kitabınızda en çok neyi anlatmak istediniz?  

Hayatın içinde her şeyin mümkün olduğunu ve mucize diye adlandırılanın yaşamın her anında var olabileceğini en büyük mucizenin kendimiz olduğunu anlatmak ve her hayırda bir şer, her şerde mutlak bir hayır olduğunu göstermek istedim…

Kitap okuyucuya ne sağlayacak? Böyle bir niyetiniz var mıydı; yaşadığınız süreci mi kayıtlara geçmek istediniz? 

Hayır yaşadığım süreci kayıtlamaktan çok öte bir niyetle yola çıktım. Kitap okuyucuya ne sağlayacak kısmına da Duru Sevil Kavlan adlı bir okuyucumun sürpriz ve beni çok duygulandıran yorumuyla cevap vereyi: “Bu kitabın sayfalarında gezinirken neye ihtiyacınız varsa onu bulacaksınız…Kiminiz acı, kiminiz gözyaşı, kiminiz sevinç, kiminiz umut, kiminiz mucize, kiminiz ilim, kiminiz bilim, kiminiz hakikati.. Var mısınız karanlıktan aydınlığa yolculuk yapmaya ?“

Yaşam yolunuzda sürekli mucize doğuran biri olarak geleceğe dair öngörüleriniz neler? 

Sürekli mucize doğuran deyimi çok güzel olmuş. İnşallah öyle olabiliriz ve böyle biri olabilmek herkese kısmet olur. Benim geleceğe dair hayalim insanların anın içinde var olup yaşadıklarından haz duyabilmeleri ve yaptıklarından dolayı kendilerini ve etrafı suçlamaktan vaz geçip mutlu olabilmeleri. Şu anda içinde bulunduğumuz dünyada sıkışıp kalan insanın kendisini yeniden keşfedip yapılandırmasıyla ilgili bir önsezim var. Ve gerçekten de insan isterse mucize diye adlandırdığı her şeyin kucağına düşebileceği ile ilgili ümit barındırıyorum içimde, insan; ruhunu, zihnini ve bedenini dengeleyerek Allah’a yaklaşabilir ve Allah’da onun hayallerini gerçek kılabilir.

 

 

Sizin fikriniz nedir?