Yazı: Güler Pınarbaşı

  

Yaşamın her alanına üçüncü gözden bakarak bütünlüğü anlamayı ve ona göre yol almayı hedefleyen dergimiz; 3.Göz’ün bu sayısının dosya konusu; ‘UYUM’.

Uzun süredir fark ettim ki her sayımızı hazırlarken o konuda ciddi bir yaşam deneyiminden geçiyoruz. Dergiyi hazırlarken daimi ve konuk yazarlarımızın bilgilerini işlemek kendimizi o konuda yeniden gözden geçirmemizi sağlıyor. Amacımız, paylaşılmasına aracı olduğumuz bilgilerin, bizim ve okuyucularımızın onu kullanarak edindiği tecrübeler, o tecrübelere sebep olan hatalar ve sonunda alınan hayat derslerinin öğrenilmişlikleriyle birlikte yaşam yolunda birlikte ilerlemek. Hedefimiz, bilmeyerek geldiğimizi sandığımız bu gezegende yaptığımız hataları tekrar döngüsünden çıkartıp ne bildiğimizi hatırlamak ve hatırlatmak… Bunun kazancı ise; vakit ve heyecan kaybını önlemek. Okuyucularımızla yaşam amacını arayan ve bulanların bilgilerini paylaşarak kendi amaçlarını sorgulatmak, hâlen arıyorsa ve istiyorsa da bulmasına destek vermek…
Günümüzde ülkemizde ve dünyada birçok insan yaşamından memnun değil gibi görünüyor. Çalıştıkları işlerden, aşık olarak süren birlikteliklerinden, eşlerinden, sahip olduklarından, olamadıklarından, çokluklarından ya da yalnızlıklarından…
Uzun bir zaman önce ben de memnun değildim. Ve en kötüsü de herkesin benim gibi olduğunu düşünmekteydim. Herkes bir değişim, bir dönüşüm bekliyordu. Onun içindir ki sihirli bir değnek veya Alaattin’in Sihirli Lambası’nı bulmak önemliydi. Tüm dünya yaşamında sadece üç dilek hakkın olsa da o lambayı bulduysan en önemli sorunların hemen çözülecekti. Kimine göre değişse de bana göre bu dilekler eş, zaman, para arasında gidip gelmekteydi. Bu sihirli değnek ya da lambayı bulabilmeyi düşünmek bile dileklerin bir gün gerçekleşeceğine dair umut vermiyor mu?
Mutsuz ve az umutlu olduğum o sıralarda rastladığım, hâlinden hoşnut olan birkaç kişinin peşine düştüm. Konuştukları konular farklıydı; yaşama bakışları, ilgi alanları, okudukları kitaplar vb. Ne yaptıklarını pek anlamasam da onlarla olmak, anlamaya çalışmak hoşuma gidiyordu…
Sizin duyduğunuzda aklınıza takılan bir cümle var mı? Benim aklıma takılan cümle şuydu:
“En iyi arkadaş 3. Kişidir.”Friedrich Nietzsche söylemiş…
Kimse o, 3. kişiyi bulmaya niyetlendim. Onunla birlikte yürümek, mutlu olmak, eşleşmek, uyumlanmak, iş yapmak, hayata dair var olanı ve tüm olacakları paylaşmak, çoğaltmak için. Ama bunun için önce 2. kişi kimdir onu anlamam lazımdı!
Ben de o 2. kişinin peşine düştüm. Onu bulmak hem kolaydı hem de değildi. Bulduğumda ise eşleşmem ve uyumlanmam hiç kolay olmadı. O kendimdi; içimdeki Öz. Çok sonradan fark ettim ki; o, aslında bana ulaşmak için her yolu denemiş. Ama ben o kadar 3. kişinin peşindeymişim ki, onu duyamamışım. Duymayınca da o, bana olumsuz yansımaya başlamış. Belki de bana öyle geldi. Her giriştiğim heyecan verici bir işte, kurduğum tüm ilişkilerde olumsuz geri bildirimler vererek beni durdurmaya, dikkati kendine çekmeye çalıştı. Aynen nehirde bir kayık içinde küreklerden birini ileri çekerken, diğerini geriye çekmem gibi. Kendi kendimi önlemişim. Böyle olsa da durum, onu bulmaktan, dinleyip, olumsuz geri bildirimlerini aşmaktan ve asıl iletmek istediğini anlamaktan vazgeçmemişim.
Çıktığım yolculukta kendimi arayışım, yaşadığım hayal kırıklıkları, önceleri rastlantı sandığım karşılaşmalar, olumlu ya da olumsuz edindiğim tüm tecrübeler, dağılışlarım, toparlanma çabalarım, tekrar tekrar dağılıp toparlanmalarım sonunda beni mutlu edeceğini sandığım 3. kişiden önce 2. kişiyi bulmamla mutlu sona ulaştık. Ve bu buluşma, ardından yaşadığım bu küçük gezegende bir olmayı getirdi. Eşleşip uyumla birlikte yol alarak yaşama huzurla devam etmemizi sağladı. Ondan sonra tüm karşılaştıklarım da 3. Kişilerim oldu. Mutlu son.
Dileriz ki bu niyetle hazırlanan tüm sayfalarımızın da size böylesi bir faydası olsun. Sevgiler…

Yazı: Güler Pınarbaşı

Sayı:11

Sizin fikriniz nedir?