İyi bir hafta dileğiyle merhaba diyorum.

Konuya sigara derdimmiş gibi yazsam da aslında ben sigara içmiyorum. Asla içmedim değil, yerine göre, keyfime göre içiyorum.Tütünün, kağıdın yanık kokusunu seviyorum. Anılarım da var buna dair.

Anne tarafımdan dedemlerin tütün tarlası vardı. Sakarya’da. Tatillerde gider, ekilmiş tütün tarlalarında koştururduk. Tütün kırarlardı büyüklerimiz, toplanır, üzerimizde bir örtü serer, koca bir şişle cizerdik tütünleri. Sonra da kurulurdu, balyalanır, satışa giderdi. Biz yaz tatillerinde dedemlere gitmek isterdik koşa koşa, kirli bir iş olan bu işe gönüllü gibi yapmaya çalışırdık. Çok iş vardı, yaşımız ufak  olsa bile, işi yapanlara su taşımak bile önemli bir destekti.

Bana güzel anılarımı hatırlatan ve bu kadar emekten sonra kısacık bir anda içilen bu küçük silindir kağıt parçasının, böylesi ufacık bir şeyin nasıl alışkanlık yapıp da hayatı allak bulak ettiğini anlamaya çalışırken buluyorum kendimi.

Geçen gün bir arkadaş geldi. Sigarayla vedalaşmak istiyordu. Ne kadar içtiğini sordum, günde bir paketmiş. Sigara, alkol veya diğer bağımlılık türevlerinde (insan, mevkii, iş, yemek, cinsellik vb.)   rastladığımız hep bir duygu vardır temelinde. Önce onu bulmak lazım dedim. “Bulalım” dedi…

Girdik seansa. Kullanılan yöntem hipnoz. Kurtulmak istenen konu sigara olsa da ben ‘bağımlılık’ çalışmayı tercih ediyorum. Bağımlılığa sebebiyet veren duyguları bulup,ifade edilmemiş ise ifade edilmesine olanak tanımayı ve dönüştürmeyi seçiyorum. Seans sonrasında bana dedi ki; “Bu kadar derine girmeli miydik?” O kadar derine gitmişiz yani.

Aslında biz bir yere girmiyor, gitmiyorduk. Seans sürecinde bilinçli zihni aşıp, çözmek ya da bırakmak istediğimiz şey su yüzüne çıkarak, derinliklerden süzülüp geliyordu. “Çöz beni” der gibi, tek tek, duyguları da yanında yapışık.!

Arkadaşımızla gittiğimiz süreç deprem zamanıydı. O gece; 17 Ağustos 1999… Tam da içinde yaşamış süreci kendisi. Bir akşam önce şen kahkahalarla sohbet ettiği akrabalarını ertesi gün kaybetmiş. İki aile, en sevdikleri… Acısını yaşamak, yasını tutmak yerine kurtarma operasyonunda çalışmak zorunda kalmış, üstüne üstlük. Tırnaklarıyla kazıyarak sevdiklerini enkazlardan canlı cansız çıkartmaya çalışmak zorunda…

Bu kadar zaman geçmiş olmasına rağmen o kadar canlıydı ki, zihinde yaşanan olaylar. Şifası yapıldı. Zihinde halen çok canlı saklanan anılar solduruldu, bilinçli düşünmese bile günlük yaşamda karşılaştıkları kişi, durum sürekli bilinçdışını tetiklemekteydi. Bu duyguyla. baş etmek için de bir şeylere bağlanmak doğal tabii. Biz eski resimleri soldurup, yerine yeni resimleri koyduk. Gördüğünüz gibi sigaraya yönelik bir şey yapmadık. Sigarayı bırakmaya o kadar kararlıydı ki arkadaşım, bence gerisi bundan sonra kolay…

Bunu neden anlattım. Burada sigara bağımlılığı bir sonuç. Önemli olan sorunun temeline inmek olduğunu hatırlatmak için… Hep dediğimiz bu oldu, hep diyeceğimiz de bu olacak…

 

Tüm bağımlılıklarımıza bakalım mı bugün? İlişki, cinsellik, yemek, duygu, para, yas, mevkii, insan…

Farketmeden bağımlı olma potansiyellerimize de bakalım mı? Hayatımızda her şeyin geçici olduğu bu dünyada fark edelim mi; bizi neler, ne zaman, nerelere bağlamış?

Bence bakalım.

Huzurlu, bereketli, verimli bir hafta diliyorum.

 

Sevgiler,

Güler Pınarbaşı

 

NOT: Farkındalığı bilincini artırmaya yönelik içerikleri derlediğimiz dergimiz 3.Göz’ü incelemediyseniz, öneririz.

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.