Şuur ve sevgi hareketin hazırlayıcı görünmez mimarı olarak çalışırlar. İşte bu hareket, duyguları kullanarak maddenin içinde izlenim yaratan ışık parçacıkları, daha yüksek çevrime uğrayacakları Yüksek Şuur dediğimiz zihinsel bölgeye sızarlar.

Ahmet Cemal GÜRSOY

Şuur dediğimiz özü arayan tarafımız, yönünü ruhun hareket ettirici özelliğinden almaktadır.

Şuurun sadece sevgiye dönüştüğü, hiç değişmeden biriktirilmiş izlenimleri okuyan hareketin yönünü bu akışa yönlendiren ilahi düzenin şaşmaz işleyişine ancak düşüncemizi idrak maddeleri vasıtasıyla esneterek, anlamlar katarak bakabiliyoruz. Şuur alanımız arttıkça, görünmez düzenin şifrelerini okuyabilme yeteneklerimiz artıyor. Ruhun bu yönü hakkındaki bilgilerimiz de kısıtlıdır. Gayesinin tamamı bu hareket midir, bilmiyoruz. Neyi biliyoruz? 

Maddelerin gözlemle içindeki gizlenmiş ışık mesajını ortaya çıkaran idrakimizdir. Şuur dediğimiz özü arayan tarafımız, yönünü ruhun hareket ettirici özelliğinden almaktadır.

Işık bizim dünyamızda görünür hale geldiğinde fizik yasalara bürünmekte. Biz bu icapların çokça örtülü hali ile varoluşu subjektif fikirler tasarlayarak anlamaya çalışıyoruz… Oysa Şuur “sevgi” diye tanıdığımız büyük kanunun uygulama yöntemiyle bazı âlemlerde eş anlamlı olabilmektedir.

Şuur ve sevgi hareketin hazırlayıcı görünmez mimarı olarak çalışırlar. İşte bu hareket, duyguları kullanarak maddenin içinde izlenim yaratan ışık parçacıkları, daha yüksek çevrime uğrayacakları Yüksek Şuur dediğimiz zihinsel bölgeye sızarlar. Biz bu hareketle ilgili sadece küremizin yaşının içindeki evrimsel karbon testine bakarak anlamlar çıkarmaya çalışıyoruz.

Şuurun sadece sevgiye dönüştüğü, hiç değişmeden biriktirilmiş izlenimleri okuyan hareketin yönünü bu akışa yönlendiren ilahi düzenin şaşmaz işleyişine ancak düşüncemizi idrak maddeleri vasıtasıyla esneterek, anlamlar katarak bakabiliyoruz. Şuur alanımız arttıkça görünmez düzenin şifrelerini okuyabilme yeteneklerimiz artıyor. Ruhun bu yönü hakkındaki bilgilerimiz de kısıtlıdır. Gayesinin tamamı bu hareket midir, bilmiyoruz. Neyi biliyoruz? 

Elde ettiğimiz sonuçların çoğu teklik, birlik haline yani düalite yasalarını birleştirene kadar objektif olarak örtülü gerçeğin tamamını çıkaramıyor, doğru okuyamıyoruz… Bir eksiklik, yoksunluk değil tam tersi umut ve sevecenliğin yol teknikleri olduğunu gördüğümüz dönüşen tekâmül yolculuklarını benimseyerek daha içten kavrayışlara imkân vermemiz gerektiğini anlıyoruz.

Elde ettiğimiz sonuçların çoğu teklik, birlik haline yani dualite yasalarını birleştirene kadar objektif olarak örtülü gerçeğin tamamını çıkaramıyor, doğru okuyamıyoruz… Bir eksiklik, yoksunluk değil tam tersi, umut ve sevecenliğin yol teknikleri olduğunu gördüğümüz, dönüşen tekâmül yolculuklarını benimseyerek daha içten kavrayışlara imkân vermemiz gerektiğini anlıyoruz.

Özün, ruhun soruları olarak bize doğru varlıklaştırdığı sorular, hareketin doğasına ait olan ve bildikçe birikmeye başlayarak, kendi başlıca özelliğimiz hakkındaki sezgilerimizde bilmeye, yapmaya dönüşmektedir. Kendimiz hakkında bilmelerimiz arttıkça şuurun tüm kanunların hareket ettirici yönüne yani sevgiye, hayatımızdaki karşılığının ise hiç durmadan yol üzerindeki çaba, cehit uygulamalarını arayıp birleştirmek, arşivleştirmek, deneyimleri paylaşmak olduğu hakkında ince sonuçların bizimle buluştuğunu görebiliriz.

Ruh ile maddenin bu boyuttaki hareket mekanizmasına,kendini bilme sorguları ekleyerek yaşadıkça,gizlenmiş olan gölgeleri, biçimleri, formları terk ettiğini fark edeceğiz. Göç edilen yer hareketin ahengi doğa kanunlarını idare ettiği şuurlu organizasyon alanları ve yükümlülük sahalarıdır.

Gel bize saklanmış olan anlam yapıcısı, içimizdeki şuur dünyalarını hareket ettir…

Işığın kalbinde olalım…

Mail : a.cemalgursoy@yukseksuurbilimleridernegi.com

Blog : www.ahmetcemalgursoy.com

FB : facebook.com/YuksekSuurAkademi/

 

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.