Sorular bin yıllık… cevaplar bin yıllık… ama yine de tekrarlanmalı… çünkü biz yeniyiz… *** Eski anlayışımız, kabullerimiz, şablonlarımız, inançlarımız, imgelerimiz dursun isteriz… Eşyalarla dolu bir odada, eşyaları çıkartmadan boşluk isteriz… Eşyaları boşaltmakta direndiğimizden kaybettiğimiz zaman için ise, karşımızdakini suçlarız… Mümkün değildir midir bu isteklerimiz? “Zen öğrencileri, dingin bir zihin ve konsantrasyonRead More →

Saygı deyince aklıma ilk gelen belirsizlik bugünlerde… Bizim toplumumuzda ne yazık ki saygı tabu olarak görülüyor. Koşulsuz hasetlik, kıskançlık, şiddet gösteren büyüklerine dahi saygı beklenmesi, kadınların toplumumuzda yaşam alanlarına,kıyafetlerine,sosyalleşmelerine dahi tabu koyulması saygı olarak görülürken,aslında saygısızlığın ta kendisine dönmekteyiz kanısındayım. Saygısızlık, karşındaki kişinin varlığını yok görmek demekse, saygı; varlığını kabulRead More →

Hastalıklar fizik bedenimizde oluştuğunda, zannederiz ki fizik bedenimiz rahatsızlandı sadece. Oysa insan beş beden/ pancha koscha dediğimiz beş katmandan oluşur. En dışta ruh bedenimiz vardır. Yüzümüzdeki gülümseme kaybolduğunda ruh bedenimizde bozulmalar başlar, bu bozulmalar daha sonra zeka bedenimize, zihin bedenimize, enerji bedenimize ve en son fizik bedenimize gelir oysa.Stres, zihninRead More →

Türkler, ölümsüzlüğün simgesi olarak kabul ettikleri ve Türk Mitolojisi’ne göre tüm insanların türediği ağaç olan Akçaçam Ağaçları’nı süslerlermiş bugün. Sonra süsledikleri ağaçların altında, çevresinde toplanır, şarkılar söyler ve eğlenerek geleneksel oyunlar oynarlarmış… Nardugan, Türklerin kutladığı diğer bayramlar olan Paktıgan ve Koçagan’la da uyumlu olup,  gündönümüne dayalı bayramlarla birlikte üçlü birRead More →

Her yaştan çocuk ölüme yakın deneyim yaşayabilir. Yeni doğanla ve bebekler de buna dahildir. Konuşmaya başlar başlamaz söyledikleri, ölüme yakın hallerin sarsıcı gerçekliğine aşina olmayan ya da hazırlıksız yakalanan anne babaları bir hayli şok edebilir. Ölüme yakın deneyimler yaşayan 3000’den fazlar yetişkin ve 277 çocuk üzerinde yaptığım bir araştırmaya dayanarak,Read More →

Sana bir masal anlatmak istiyorum, dinler misin? Ben çok sevdim, belki sen de sevebilir hatta kendini bu masalın kahramanlarından biri gibi hissedebilirsin. Bir varmış bir yokmuş, ülkelerden birinin küçük ve şirin bir kentinde yaşayan yalnız bir kadın ile, gene aynı ülkenin yeşili ile bilinen kentinin, küçük bir kasabasında yaşayan adamın yolları,Read More →

“Mitolojiyi anlayabilmek için öncelikle bilimi, sanatı, felsefeyi ve dini anlayabilmek gerekir… Metin Bobaroğlu 1 Mitolojinin varlıksal hakikatleri aktarma konusunda kullanılabilecek en yetkin anlatım biçimi olduğu söylenir… Elmas, onu cam sanan bir insan için nasıl camdan fazlası olmayacaksa; mitler de onlara masal gözüyle bakanlar için tarih boyunca masaldan fazlası olmamışlardır… BarındırdıklarıRead More →

Dergide yazar mısın? teklifi geldiğinde, paylaşmak istediğim şeylerin çokluğu ve ne yazsam ki acaba diye geçirdiğim şaşkınlığın birbirine karışması ile bilgisayarın başına oturdum. Satırlar akmıyordu, çünkü ilk defa kendim için değilde başkası için yazmam gerektiğini düşünmeye başlamıştım. Ve kendime yazmadığımda satırların pek de samimiyet içermediğini farkettim. Sanki birisine bir şeylerRead More →

Bütün gün oturdum, yazı hazırlayacağım diye ilham bekledim. Yoga nedir, gel de kelimelere dök. Yoga öyle “oh esnedim çok rahatladım”la bitecek gibi değil ki… Ama uzun uzadıya yogayı anlatmak ta, çilekli dondurmanın tadını, onu hiç yememiş birine anlatmaya benzer. Ne kadar anlatırsan anlat, “şekerli” de, “koyu pembe”, “soğuk” de, yemişRead More →

Merhaba Sevgili yol arkadaşım. Sevgili Editörümüz, beni arayıp da Güler Pınarbaşı’nın mesajını ilettiğinde içim bir hoş oldu. İlk  3. Göz  ağrımız yeniden yayın hayatına başlıyordu. Derginin yeniden yayınlanacak olması beni aldı götürdü. Sevgili Güler’in azmi, bekleyenlerin sabrı, nice badirelerden geçen uzun bir serüvene dönüşen dostluklar… Her yazı benim için birRead More →

 Nepal’de, UNESCO tarafından Dünya Kültür Mirası Listesine alınmış dört yer bulunur. Bunlardan ilk ikisi, Everest Dağının bulunduğu Sagarmatha ile ülkenin güneyindeki Royal Chitwan Ulusal Parkları, üçüncüsü budizmin kurucusu Sidarta Buda’nın doğum yeri olan Lumbini köyü, dördüncüsü de bir kültürel miras olan Katmandu Vadisidir. Vadideki yirmi kilometrelik bir alanda yer alanRead More →

Her neyi ve nasıl yaşamayı seçerseniz, hayatınıza onu çekersiniz. Ve aslında sizler, neye direnç gösterirseniz, direndiğiniz şeye dönüşürsünüz. Birçoklarınız, evrene mesaj yolluyorum, bana cevap gelmiyor. Veyahut bir türlü istediğim kadar parayı kazanamıyorum, çok istemek yetmiyor, istedim olmadı diye birçok farklı konuda, umudunuzu kaybetmiş durumdasınız. Durum böyleyken, bazı altbaşlıkları açmamız gerektiğini düşünüyorum.Read More →

Yeni kuşaklarda bir farklılık var… Onların daha bilinçli, daha olgun ve mantıklı, daha güçlü olduklarını gözlemleyebiliyoruz. Yeni kuşakların bütüncül zekâsının daha yüksek olduğu, yapılan testlerde de açık bir şekilde görülebiliyor. O yüzden yeni çağın çocuklarına Işık Çağı Çocukları diyorum. Çünkü onlar daha yüksek bir frekansa ve dolayısıyla enerjiye sahipler… KitaptaRead More →

Son yıllarda çokça merak ve ilgi konusu olan “çekim gücü” hayallerimize ulaşma aracı olarak kimimiz için harika deneyimler yaşattı, kimimiz için yalan oldu desek yeridir. Peki, çekim gücü çalışmaları, neden bazı insanlar için istedikleri sonuçları getirirken bazılarına getirmedi? Eğer bir sistem çalışıyorsa herkes için çalışmalı öyle değil mi ☺ YoksaRead More →

Genç bir kızımız Nurçem Koç. Yoga eğitmeni. Engeli; gebelik esnasında anne adayındaki folik asit eksikliğinden kaynaklı olabileceği üzerinde durulan Spina Bifida. Doğuştan bir engel onunkisi. Belirli bir nedeni olmamakla birlikte, engel işte… Ama o engelini aşmış kişilerden olmayı seçmiş! Kendini nasıl biri olarak tanımlarsın Nurçem? Özgürlükçü, sabırlı ve şükür doluRead More →

Cem Nalçakan. Dansçı. 27 yaşında. Engel sebebi: Spina Bifida.  Doğuştan bir rahatsızlık olan bu hastalık anne karnında oluşan ve neden olduğu bilinmeyen bir rahatsızlık. Vücudu etkileyen bazı problemler oluşturuyor. Örnek; ürolojik ve ortopedik gibi bir takım sorunlar yaşatıyor: Bu sorunlar doğru tedavi yöntemleri ile ve düzenli fizyoterapi ile en az oranaRead More →

Dönüşüm iyidir… Dönüşüm güzeldir… Dönüşüm heyecanlıdır.. Dönüşüm bilinmeyene açılmak, potansiyelin kullanılmayan alanlarını da hayatın içine katarak yaşama açılmaya, yaşamı deneyimlemeye izin vermektir. Dönüşüm bilinçtir, bilinçlidir… Dönüşüm kişinin kendi hayatını, kendi farkındalığıyla yapılandırmasıdır, toplumun ona verdikleriyle hayatını sürdürmeye devam etmek yerine. Dönüşüm ben kendimi tanıyorum, ben kendimi biliyorum, olmak istediğim her şeyi olabileceğime inanıyorumRead More →

“Dönüşüm”le ilgili Osho Zen Tarot kartları ne der acaba diye yoğunlaştığımda, tek bir kartla değil, bir açılımla ilhamın geleceği yönünde aktı enerjim ve ‘kanatlarını açmış kuş’ açılımı masa üstündeki yerini alıverdi. Malum Tarot, istediğimiz her konuda bize işaretleri ya da cevabı verir ve doğal olarak, kartlara istediğimiz her şeyi sorabiliriz.Read More →

Doğa sürekli bir değişim içindeyken bizim değişmememiz mümkün mü?  Doğada her canlı türünün değişimi kendi cinsine göre benzerlik gösterirken biz insanoğlunun değişimi tamam ile birbirinden farklıdır.  Biz hem kendi gelişimimizin yolculuğunu yaparken hem de bitkilerinkine hatta hayvanlarınkine de müdahale ederiz. GDO yu duymuşsunuzdur. Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar. Yani soğan yetiştiriyorsun amaRead More →

Yazar Gerald Jamposky; sevgiyi, korkudan arınma diye tanımlar. Ona göre ya korku vardır ya da sevgi. Eğer korkuyorsak, kalbimizde sevgiye yer yoktur. Tek başına kalmak, ayrılık, öfke, suçluluk duygusu, korku sendromunu oluşturur. Korkudan arınıp sevgiye sığınmak ve bizim için sevginin sürekli olmasını isteriz. Biz değişimi istesek de istemesek de mutlakaRead More →