Hepimizin sevdiği, sevmediği, sıklıkla kullandığı ya da kullanmayı hiç tercih etmediği renkler vardır. Çoğu zaman bu tercihlerin nedenini bilmeksizin sürdürürüz gündelik yaşamımızı. O gün bizi neyin öfkelendirdiği ya da bir kişinin neden bize her zaman göründüğünden farklı göründüğü renklerle aramızdaki bu dilde saklı olabilir.

Burcu Yaroğlu

Renkler çağlardan beri merak edilmiş, incelenmiş, farklı amaçlarla kullanılmış ve hala gizemleri tam olarak keşfedilememiş titreşimlerdir. Yüzyıllardır kimileri tarafından şifa ve terapi amaçlı olarak kullanılan renkler nedense günlük kullanımda pek de önemsenmeyip, görselliklerinden gelen kabul edilmişlik nedeniyle biraz göz ardı edilmişlerdir. Diğer bir deyişle çok fazla göz önünde oluşları, onları gerçek anlamda görmeyi unutturmuştur bize. Oysaki her renk kendi titreşimini yaymakta ve yaydığı bu titreşim sayesinde etrafınapek çok mesaj vermektedir.

Kendi Renk Dilimiz

Hepimizin sevdiği, sevmediği, sıklıkla kullandığı ya da kullanmayı hiç tercih etmediği renkler vardır. Çoğu zaman bu tercihlerin nedenini bilmeksizin sürdürürüz gündelik yaşamımızı. O gün bizi neyin öfkelendirdiği ya da bir kişinin neden bize her zaman göründüğünden farklı göründüğü renklerle aramızdaki bu dilde saklı olabilir.

Renklerin farklı yayılım frekansları ve buna bağlı olarak oluşan birbirinden farklı etkileri vardır. Bunun yanı sıra kimi zaman insanlar kendi yaşanmışlıklarını ve bu yaşanmışlıklardan doğan duyguları, tıpkı müzik ve kokuya olduğu gibi renklere de gizlerler.

Kişilerin kendi gelişim yolculuklarına eşlik etmekteyken; bu gizlenmiş yaşanmışlık ve duygu ilişkilerini içsel renk dilleri aracılığı ile fark etmeleri ve kendi hikayeleri ile bağlantı kurmalarının hem önlerini açtığını, hem de yolculuğu keşiflerle dolu bir maceraya dönüştürdüğünü keyifle gözlemliyorum.

Bu içsel yolculuk sırasında kişinin doğum tarihinden ve ona verilen isimden aldığı renk etkilerini de tespit etmek ve gün yüzüne çıkartmak gerekir. Bunu, numeroloji kökenli bir renk analizi yaparak görmek mümkündür. Sayılar sayesinde kişinin ana renkleri belirlenir. Dünyaya geldiği günün titreşimi (hayat yolu rengi), dış dünyaya kendisini nasıl gösterdiği ya da göstermek istediği (maske), iç dünyası (iç benlik) ve gizli potansiyelleri (gölge) birer renk olarak tespit edilir. Kişi, kendisinde varoluşundan beri barındırdığı bu etkileri nasıl taşıdığını, tüm bu kişisel hikayeler arasında bu titreşimlerin ne kadar etkili olduğunu keşfeder. Tüm çalışmaları yapan kişi, ileride atacağı adımlar için destek noktalarını belirlemiş, kendi renk haritasını ve kendisine özel renk dilini öğrenmiş olur. Bu dili kullanmaya başlaması, giyiminden, yaşadığı ortama, yaptığı işten, hobilerine kadar kendi özü ile daha uyumlu hale gelmesini sağlayacaktır.

Mekanlarda Renkler

Bir mekana ilk defa girip, sanki buraya daha önce gelmişsiniz gibi hissettiğiniz oldu mu hiç? Küçücük olduğu halde içinizin ısındığı ve saatlerce aynı noktada oturabildiğiniz mekanlar var mı? Ya da tam tersi, bir mekana girip “Buradan hemen uzaklaşmalıyım” dediğiniz olur mu?  Hiç şüphesiz pek çoğumuz böyle hislere kapılmışızdır. Bu tarz hislere neden olan etkenlerin başında, içinde bulunduğumuz ruh hali ve mekanın bizimle kurduğu bağlantı gelir. Bu bağlantılarda farkına varılmayan ana etki noktalarından biri mekan içinde kullanılan renkler ve bu renklerin bizimle uyumudur.

İnsanlar içlerinde bulundukları ortamların renklerinden birebir etkilenirler. Bir kişinin, kırmızı renkle boyanmış bir odada uzun süre kaldığında, oda içerisinde gezinmeye başlaması, objelerin yerlerini değiştirmesi, hatta bir süre sonra öfkelenmesi mümkünken, aynı odayı açık maviye boyadığımızda aynı kişinin daha uzun süre, daha sakin bir şekilde odada kaldığı gözlemlenebilir. Aynı oda ve aynı kişi söz konusu olduğu halde oluşan bu tepkisel değişikliklerin nedeni odanın rengidir. Öyleyse bir mekanın sadece renklerini kullanarak kişilerin duygularına ve değerlerine ulaşmak, böylece o mekanı istediğimiz etkiyi yaratacak şekilde şekillendirmek mümkündür.

İnsanlar içlerinde bulundukları ortamların renklerinden birebir etkilenirler. Bir kişinin, kırmızı renkle boyanmış bir odada uzun süre kaldığında, oda içerisinde gezinmeye başlaması, objelerin yerlerini değiştirmesi, hatta bir süre sonra öfkelenmesi mümkünken, aynı odayı açık maviye boyadığımızda aynı kişinin daha uzun süre, daha sakin bir şekilde odada kaldığı gözlemlenebilir. Aynı oda ve aynı kişi söz konusu olduğu halde oluşan bu tepkisel değişikliklerin nedeni odanın rengidir.

Genellikle günlük kıyafetlerimizin renklerini o gün nasıl hissettiğimize bağlı olarak seçeriz. Renklerle ilgili detayları bilmesek bile bilinçaltımız ve ihtiyaçlarımız bizi bu seçimde doğru şekilde yönlendirir. Bir kıyafetin içinde kendimizi iyi hissetmiyorsak onu değiştirmek ya da artık rengini beğenmediğimiz, kendimize yakıştırmadığımız bir kıyafeti vermek kolaydır. Yaşam alanımızdaki renklere müdahale etmek ise elbette mümkündür ancak bu kadar kolay değildir. Evimiz ve ofisimiz gibi yaşamımızın büyük kısmını içerisinde geçirdiğimiz kendi özel alanlarımızda renklerin kullanımı, kıyafetlerde olduğu gibi duygulara göre değişiklik göstermekten ziyade varoluş ve bu dünyayla kurduğumuz ilişki ile ilgili bilgiler içerir. Eğer enerjik, neşeli bir yapınız varsa ve hareket sizin için önemliyse evinizde canlı renklerin olması beklenirken, dingin bir ev oluşturmak istediğinizde daha çok açık tonlar ve soğuk renkler kullanmanız beklenir. Burada durum duygulardan çok uzun vadeli bağlantılarla alakalıdır. Vereceğiniz kararlar sizde ve çevrenizde daha kalıcı etkiler yaratacağından seçimler sırasında daha dikkatli olunması gerekir.

Bu konuda bize yardımcı olacak dekorasyon bilgileri ve önerileri çok önemlidir. Odanın boyutuna ya da ışığı alışına göre renk tercihleri değişir ve bu değişim mekanın daha büyük ya da daha aydınlık görünmesi gibi etkiler yaratır. Bunun yanı sıra, genel dekorasyon bilgileri kadar önemli bir diğer konu ise mekanı size özel ve sizi anlatır hale getirmenin yolunu bulmaktır.

Bu konuda yine etkili ve geliştirici bir yöntem, “Kendi Renk Dilimiz” bölümünde değindiğim, doğum tarihi ve isimlerden gelen titreşimsel etkilerin sırlarıyla buluşmaktır. Kişinin ya da aynı evde yaşayan aile fertlerinin doğum tarihi ve isimlerinden oluşan renk analizlerinin yapılması, özellikle ana yaşam alanımız olan evlerimizde hangi alanlarda hangi renklerin kullanılacağının belirlenmesi ve bireyin ya da ailenin kendileri ile uyumlu alanlar yaratmaları konusunda fayda sağlar.

Örneğin tek çocuklu bir aileyi ele alalım. Çocuğun odasında kendi doğum tarihi ve isim analizinden çıkan renkler kullanılmalıyken, ebeveyn odasında ebeveynlerin analizleri ile yapılacak bir “ilişki analizi”,destekleyici renkleri ortaya çıkaracaktır. Ailenin ana ortak alanı olan salonda ise anne, baba ve çocuğun ortak ilişki analizine bakılmalıdır. Tüm bu çalışmalar yapılırken aile fertlerinin sevdiği ve sevmediği renkler, dekorasyon alanındaki öneriler mutlaka dikkate alınarak doğru kombinasyon yaratılmalıdır.

Renkler görsel olmanın ötesinde birer titreşim olduklarından, bu titreşimlerin özellikle varoluşumuzla ilgili olan etkilerini öğrenmek, onları günlük hayatımıza dahil etmek, kendimizin en yüksek potansiyelimize ulaşmamız konusunda bizleri destekler. Ana yaşam alanlarımızı özelve bizimle bağlantılı hale getirmemiz bu mekanları bizim için “yuva”ya dönüştürecektir.

06.10.2016/Burcu Yaroğlu

www.burcuyaroglu.com

yarogluburcu@gmail.com

/burcuyaroglu

 

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.