Çocukken günlük tutardım, ancak çok ayrıntılı şeyleri yazmazdım. Bizim jenerasyonun bir çoğu günlük tutma işini yapmıştır. Bir de bizim çocukluğumuzda arkadaşlarımıza yazdırmak için hatıra defteri edinmek gibi bir geleneğimiz vardı. Binbir zorlukla sevdiğim arkadaşlarımın yazması için dışı pembe minik çiçeklerle bezeli, suni derili, kilitli bir hatıra defteri alabilmiştim. Çok mutlu olmuştum, o defteri kıt kanaat verilen harçlıklarımı kuruş kuruş biriktirip öyle alabilmiştim. Okul ile evimizin arası yürüyerek en az kırkbeş dakika sürüyordu ve ben para biriktirebilmek için dolmuşa binmekten vazgeçtim. Okumak için aldığım kitaplarımı da aynı fedakarlıklarla biriktirdiğim üç beş kuruş harçlıklarımla zar zor alırdım. Okul kantininden haftada bir alabileceğim simit ve gazoz hakkımı da pek kullandığım söylenemez o günlerde. Çocukluk işte… 

Allahım! O defterle sanki dünyanın en havalı ve en zengin insanı olmuştum. Bu pembe defterime ben de bir şeyler yazabileceğim için mutluydum. İfade edebilme becerimizi kullanabilmek için belli bir deneyimden geçmiş olmamız gerekiyor. Hayat yolculuğumda hiç beklemediğim ve asla hayalini dahi kuramayacağım acıları yaşarken, bütün tesadüfler birbirini takip etti. Oğlum hastalıkla mücadele edip, sonunda ışık olup onu sonsuzluğa uğurladığımızda eşimle birlikte öyle çaresiz, öyle perişan ve kimsesiz kalmıştık ki… 

Oğlumun bizi, o güçlü ve güzel ruhuyla hala hep iyi insanlara yönlendirdiğine inanıyorum. Çünkü sağlığında da çevresinde insanlara müthiş güven veren biriydi.Yaşının çok üzerinde bir olgunluğa sahipti. Hatta benim hayat ışığım olmuştu…     

20 yaşında mücadele ettiği amansız hastalığı sürecinde yazdığım günlükleri bastırmak aklımın ucundan dahi geçmezken, Edirne Kitap Fuarı’nda tanıştığım çok babacan bir yayıncı olan Şeref Abi günlüklerimi kitaplaştırmayı önerdi. Büyük bir sevinçle kabul ettim. Kirabım yayınlandı ve İmza gününe gittiğim Edirneli yazarımız Sayın Sabriye Cemboluk ve Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan’da kitabımın arka kapağında oğliuma dair kıymetli yorumlarını paylaştı.           

Kitabın basımı ve Edirne’ye ulaşması 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na yetişti. Önemliydi, çünkü bu tarih, aynı zamanda oğlumun da doğum günüydü!

Edirne Belediyesi, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’nda yapmış olduğu gençlik parkına törenle oğlumun adını verdi; ‘Cumhur Deniz Uysal Parkıaçıldı. Törende, günlüklerimin yer aldığı kitabımı ücretsiz okurlara dağıttık. Daha sonra satılan kitaplarımın gelirini de kanser hastası çocuk ve gençlerin ailelerine bağışladık… 

Bu süreçte adını sayamayacağım kadar çok insan, kitabımın yardım amaçlı satıldığını duyurmaya destek oldu, satın aldı. Kitabımın tanıtımını yapan dergilerden biri de prensip olarak böyle tanıtımları kesinlikle yapmayan bir yayın kuruluşuymuş…

Oğlumun arkadaşlarından Çağatay, bu dergiyle iletişim kurmuş ve derginin sahibi de bu öneriyi kabul etmiş. Böylece bir başka güzel insanla daha tanışma şansım oldu. O yıldan bu yıla beş yıl geçmiş. Henüz yüzyüze görüşme fırsatımız olmadı, çok istesek de bir türlü denk gelmese de iketişimimiz artarak devam etti…

O gün bugün beni, doğum günümde, oğlumun yıl dönümünde asla yalnız bırakmayan, kalemi çok kuvvetli olan bu özel insan, bir yerel gazetede yazdığım köşe yazılarımı da takip eden güzel okurlarımdan. Gazetede yazdığım bir yazımı kendisiyle paylaşınca, bana o güzel kalbiyle “İstediğin zaman bizim dergi için de yazabilirsin.” Dedi. Çok değerli bu yayıncının, hiç düşünmediğim ya da düşünemediğim bu öneriyi sunmasının asla tesadüf olmadığına inanıyorum. Tıpkı kişisel bloğumun ilk yazısının başlığı gibi:

“Hiçbir şey tesadüf değildir.” 

Bu güzel insanla tanışmamız gibi, evrende olup biten, yaşadığımız her şeyin bir nedeni olmalı. Ayrıca bu dünya, güzel yürekli insanların yüzü suyu hürmetine hala varlığını devam ettiriyor diye düşünüyorum. Sevgili Güler Pınarbaşı gibi. Teklifini dikkate alarak 3.GÖZ dergisine tanışma hikayemizi kaleme aldığım bu ilk yazı ile başladım. Bundan sonraki yazılarımla sizlerle buluşmayı heyecanla bekliyorum. Üçüncü gözünüz daima açık olsun. 

Sevgiyle kalın…

Aynur Alparslan Uysal 

(Cumhur Deniz’in Annesi/ Emekli Öğretmen)

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.