Günlerden Pazar, ayın 27’si, 2020 yılının son hafta sonu özelliği taşıyan, sabah 10’dan, akşam 5’ e kadar sadece market izni verilen, alkollü içecek alamayacağınız bu yıla dair kısıtlamaları yansıtan bir tatil günü. Her zamanki gibi ben de bugün market alışverişine çıktım. Önce sararan, ardından kızıllaşan ve nihayetinde dökülen yapraklarla dolu sokaklarda tüm ev ihtiyaçlarını giderdim. Birçok sokak hayvanıyla selamlaştım, yumuşacık varlıklarının sevgi dolu dokunuşlarıyla, mırıltılarıyla gülümsedim. Hatta bir tanesi vardı ki, bir yerde soluklanmak üzere oturur oturmaz üzerime atladı. Siyahlı beyazlı tüyleri, odaklı bakışlarıyla o kadar tatlı ve sevecendi ki bu topraklarda yaşadığım için bir kez daha şükretmemi sağladı.  Sokakta karşılaştığım tatlı dostlarımın olmadığı bir yerde yaşamayı kesinlikle istemediğime yine kanaat getirdim.

Elbette bugün her birimiz maskeli balo havasında, yüzümüzün büyük çoğunluğunu kapatan maskelerimizle işlerimizi gördük, havamızı alıp evlerimize döndük. Yılın son günlerine dair son anları farklı soluklarla yaşayarak noktaladık.

2020 birçoğumuzun kesinlikle özlemeyeceği hatta artık bitsin de kurtulalım dediği bir yıl oldu. Benim için de sevdiğim çoğu insandan ayrı kalmak, sarılmanın bile çekinceler ve yasaklar oluşturduğu bir atmosferde yaşamımı sürdürmek oldukça zor oldu diyebilirim. Korona virüse dair çıktığı ilk andan itibaren hiçbir korku, kaygı hissetmedim aslında. Kuşkusuz hijyene ve mesafeye dikkat ettim, tedbiri elden bırakmadım ama ne hikmetse korku da hissetmedim. Yakın dostlarımdan yakınlarını kaybedenler oldu. Onların acısını duyumsadım, yaşamını yitirenler için üzüntü hissettim. Nefes almanın bile bu kadar mücadele gerektirdiği bir zamanda yaşıyor olmamızı neye bağlamalıyız sorusunu kendime sordum durdum. Sonuç olarak sorunun yanıtlarını daima doğada ve sevgide bulabileceğimize inandım. Kalbimiz açık olduğu, doğamızda ve doğada olduğumuz sürece en derinlikli nefesleri alabileceğimizi, gerçekten yaşadığımızı hissedebileceğimizi, birbirimizi ruhen de kucaklayabileceğimizi yine güçlü bir şekilde duyumsadım.

2020, yunusları en çok gördüğüm yıl olarak kişisel tarihime geçti diyebilirim. Aynı zamanda papatyaları ve çiçekleri en çok  kokladığım yıl da oldu sanıyorum. Online yaşama gelince çok ayak uydurduğumu söyleyemem. Yaşama dokunarak yaşayan biri olarak online dünya benim için iletişim kurduğum, çalıştığım, sosyalleştiğim değil ama haber aldığım ya da yazdığım, fotoğraf paylaştığım bir dünyadan öteye geçemedi. Bu yüzden eve bir yaşam sığar mantığını hiçbir zaman kabullenemedim sanırım. Benim için yaşam sokakta vardır. Sokakta dokunabildiğim nice can ve yaşam varken şu an şehirlerde oluşturduğumuz yaşamlar benim için balkonumuz, bahçemiz, çeşit çeşit, bitkilerimiz de olsa dört duvardan öteye geçemiyor maalesef.  Dışarı çıkıp biraz adımlamadan, denizi, havayı, ağacı, toprağı koklamadan yaşadığımı hissedemeyenlerdenim. Yaşamı eve sığdırabilenleri ise tebrik etmem gerekir. Evde çalışan, ailesi ve çocuklarıyla evin içinde gayet iyi organize olup her işini görebilen, yaşayabilen insanlar gerçekten inanılmazlar. Yine de böyle yaşayan dostlarımdan memnun olanlar olduğu gibi, tükenmişlik hissedenler ama sabrettiklerini belirtenler de çok oldu. Dilerim özgürce sokaklarda buluşabileceğimiz günler çok yakında gelir.

Her yıl gibi bu yıl da acısı ve tatlısıyla birkaç gün içinde sonlanıyor. 21 Aralık’ta Jüpiter ve Satürn gezegenlerinin kova burcunda kavuşumlarıyla da yeni bir çağa ve boyuta geçtiğimiz konunun uzmanları tarafından belirtiliyor. Bizler de olumlu niyetlerimizle 2021 için kendimizi hazırlıyoruz. Hepimiz için dileğim arzu ettiğimiz tüm güzelliklere ulaşmamız yönünde olacak. Yaşam demek her an çok sayıda mucizeye tanık olmak olduğu gibi, birçok mücadeleyle de kendi doğrularımıza ve gerçeklerimize ulaşmak anlamına geliyor benim için. Her yeni gelen yılla birlikte iklim değişikliğinin ve doğadaki hazin kıyımın etkilerini yoğun hissedeceğimizi ve bunu belki de yaşamlarımızla ödeyeceğimizi biliyorum. Bu yüzden 2021’den itibaren doğaya dost ve barışçıl bir dünya politikasıyla buluşmamızı canı gönülden diliyorum.

Benim 2021 için en büyük hayalim;

Tüm insanlığın barış içinde olması ve yüksek sevgi boyutuyla yaşayabileceğimiz bir gerçekliğe adım adım ulaşmamız. Bir de birbirimize doyasıya sarılmamız, alabileceğimiz en derin nefesleri alabilmemiz ve yaşadığımız her anın hakkını vererek, coşkuyla yaşayabilmemiz.

Bu yıl hepimizin içindeki en güzelin çıktığı yıl olsun dilerim.

Sevgiyle kalınız…

Yazan: Ebru Öztürk

 

 

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.