“Bilgi bombardımanına uğradığımız bu çağda 7’den 70’e herkesin en büyük ve ortak problemlerinden biri odaklanma eksikliği ve buna bağlı olarak öğrenme güçlüğü çekiyor olmamız. Birçok işle aynı anda ilgilenmemize rağmen hiçbir şeyi layıkıyla yapamadığımızdan yakınıyor ve hep bir şeyleri kaçırıyor endişesi yaşıyoruz.
Ne dinlediğimiz aklımızda kalıyor, ne de okuduğumuzu anlayabiliyoruz. Eğitim sistemimiz ise; her geçen gün daha da ezber gerektiren soruları ile çocuklarımızı bunaltır hale geldi. Yaratıcılığımız her seviyede sınırlanmakta, gelişen teknoloji ile birlikte etrafımızda odaklanmaya engel olan uyarıcıların miktarı günden güne hızla artmaktadır. Bu uyarıcıların artışını görmezden gelerek, çocuklarımıza hemen dikkat eksikliği ve hiperaktivite teşhisi koyma eğilimine girdik. (…) Oysa çocuklarla zihin haritalama, hızlı okuma, hafıza teknikleri ve tarih gezileri gibi programlar yaptığımda, ‘çok yaramaz’ diye nam salmış olanlar dâhil, tam odaklanma halinde, pürdikkat etkinliklere katıldıklarını gözlemliyorum. Ne telefona ne de tablete bakma ihtiyacı duyuyorlar. Yüz civarı katılımlı söyleşilerimizde öğretmenlerimizin bile en çok şaşırdığı husus; ‘nasıl oluyor da tüm çocuklar dikkatleri dağılmadan salonda durabiliyorlar, etkinliklere katılıyorlar!’ oluyor. Burada bir terslik yok mu sizce de? Aslında yanıt basit. Çocukların hatta yetişkinlerin ilgisini çekmeyi başaramazsak odaklanma sorunlarının ortaya çıkması son derece doğaldır.” İşte Necdet Bükülmez’in Beynim Öğrenmeyi Öğreniyor adlı eseri, çağımızın önemli sorunlarından biri olan odaklanma ve öğrenme meselesine eğiliyor, buradan hareketle okuyucuların farkındalığını arttırmayı amaçlıyor. Bizzat kendi deneyimleri ve verdiği eğitimlerden hareketle, kitapta da yer verdiği “Beyin Haritalama Tekniklerinin” ve uygulamaların altını ısrarla çizen Bükülmez eserini “Dünyanın bütün yoksul ve yoksun ama hayalleri çok zengin çocuklarına”* ithaf ediyor.
Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.