Röportaj: Güler Pınarbaşı
”Özgürlük” mottosuyla kar amacı gütmeden kurulmuş bir topluluk olan InterRail Türkiye grubu kısa bir sürede büyük bir gençlik oluşumuna dönüşmüş durumda.
InterRail Nedir?
Interrail Pass; Avrupa Demiryolları İşletmeleri tarafından uygulanan, gezginlere ucuz ulaşım olanağı sağlamayı amaçlayan bir tren biletinin adıdır. Sadece bir bilettir. Tek biletle bütün Avrupa’ da istenen yerde ve zamanda istenen trene binme olanağı sağlar. İkinci sınıf trenlere ücretsiz binebilmenizi sağlayan özel bir tren biletidir. Türkiye’ de son yıllarda popüler seyahat şeklidir.
Bir tur değildir. InterRail’ de konaklama ve yemek içmeyi kişi kendi karşılar. Günün 365 gününde InterRail yapabilirsiniz. Yaş sınırı ve özel şartı bulunmamaktadır. Herkes InterRail yapabilir.
Hangi ülkelerde geçerli bu bilet?
Almanya, Avusturya, Belçika, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti, Danimarka, Finlandiya, Fransa, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İrlanda Cumhuriyeti, İspanya, İsveç, İsviçre, İtalya, Karadağ, Lüksemburg, Macaristan, Makedonya Cumhuriyeti, Norveç, Polonya, Portekiz, Romanya, Sırbistan, Slovakya, Slovenya, Türkiye, Yunanistan.
Trenler rahat mıdır?
Tren yolculuğu Avrupa’nın bir numaralı ulaşım yoludur. En pahalısı ve en lüks yolculuk türlerinden biridir. Eğer otostop yapmayacaksanız InterRail Bileti’nden ucuz bir yolculuk yoktur. Örneğin: Barcelona – Paris treni tek yön 180€ iken siz 200€’ya aldığınız bir InterRail biletiyle o yolu 10 kere gidip gelebilirsiniz. Özellikle İskandinav yolculuğu yapacak arkadaşlarımız mutlaka InterRail bileti almalıdır. Doğu Avrupa’ da (Viyana, Prag, Budapeşte, Belgrad) bazı yerlerde Regional trenler ya da otobüsler kullanılabilir ama özellikle Batı Avrupa’ da InterRail Bileti’nin büyük kolaylık olduğunu unutmayınız. InterRail Biletiyle başvurduğunuz bir vizede, vizeyi alma oranınız %90 iken biletsiz başvuruda yüzde 40-50’dir. Bilet; vizeyi almada kolaylık sağladığı gibi konsoloslukların istediği neden gidiyorsun sorusunun da ” Seyahat ” şeklinde cevabının kanıtıdır.
————————
InterRai Türkiye’nin hikayesi şöyle başlıyor: 2013 yılının Şubat’ında aynı isimde bir grup kuruluyor. 300-400 kişilik kendi halinde birbirine yardım eden bir arkadaş grubu olarak iletişim içindelerken yaz başlangıcında bu sayı bin, iki bin kişiye ulaşıyor. Bu grubun kurulmasının en temel amacı; yardım etmek ve insanlara seyahat kültürünü aşılamak. Ufak gruplar halinde evlerde toplanıp, planlar yaparak birbirlerine maddi manevi her türlü konuda destek ep destek olmuşlar.
Tüm gezginler, Interrail’de ve yurt içi ve yurt dışı seyahatlerindeki acil ihtiyaçlarına, sorularına anında cevap alarak, ‘seyahat etmek ve yolda olmak’’ felsefesinin daha çok insana ulaşmasını sağlamak amacındalar. Grubun kurucusu Bestami Köse’den grubun nasıl kurulduğunu, büyüdüğünü ve o günlerden bu günlere nasıl gelindiğinin bilgilerini alıyoruz.
Grubun kurucusu Bestami Köse: “Ben ilk defa interRail yaptığımda bilmediğim bir şehirde, bilmediğim bir ülkede, bilmediğim caddelerde yürürken hissettiğim o heyecanı kelimelere dökerken gerçekten zorlanıyorum. Bu yola çıkmadan önce korkuyordum açıkçası. Ancak daha önce bu heyecanı yaşamış dostlarımın verdiği bu destek bir facebook grubu olmaktan çok bizleri bir aile gibi hissettirmeye çoktan başlamıştı bile” diyerek söyleşiye başlıyoruz.
Senin hikayen nasıl başladı Bestami; gezgin ruhunu ilk ne zaman ve nasıl keşfettin?
Çocukken hepimizin annesi, babası, dadısı artık kim bakıyorsa ona, oyalanalım diye elimize oyuncaklar verirdi ya, kimisi kağıt, kalem, kimisi abaküs, kimisi ise ne bulursa onu verirdi. Benim annem bana evdeki o büyük Meydan Laurousse Ansiklopedisi’ni verdi. Resimlerine bakmayı çok severdim. Öyle tam bir ansiklopedi setimiz de yoktu. O eksik ansiklopedi setinden en çok da ‘N’ harfinin olduğu cildi severdim. Açıp, uzun uzun resimlerine bakardım. Norveç diye bir yer var ve okulumdan daha uzakta bir yerlerde. Hayranlıkla seyrederdim hep. O günlerden bir gün yurt dışına çıkıp, hatta artık ben oldum, Norveç’e gidebilirim diyebildiğim günlere geldim.
Nasıl bir yolculuktu bu ilk yolculuk?
Nedendir bilmiyorum ama gitmeden önce beni hep bir korku sarardı. İlk defa tek başıma ekmek almaya giderken de bu duyguları hissetmiştim. İnterRail Türkiye grubunu kurdum daha gitmeden. İşte burada belki de o kırılma anımı yaşamama sebep olan hayatımda hiç görmediğim insanların bana verdiği sonsuz destek sayesinde tüm tabularımı kırmıştım.
Uçaktan indim ve bilmediğim bir ülkede, Roma’da yürüyordum. Ayaklarınıza kara sular inene kadar yürüyüp ama yüzünüze vuran o tatlı meltem esintisinin hepsini unutturduğu bir hissiyat düşünün. Sokak sanatçıları bile farklı. Sanki başka bir ülke değil de, başka bir dünyadasınız gibi…
Bu geziler hep olumlu mu oluyor, olumsuz yaşadığın şeyler oldu mu?
Tabii, her şey iyi güzel ama gezerken biz gezginlerin başına birçok talihsizlik gelebilir. Çünkü bizler bireysel geziyoruz, bir tur şirketine dahil değiliz. Kalacak yerini kendin ayarlarsın, ayarlayamazsan da garda, parkta yatabilirsin. Bundan da dünyanın en yıldızlı otelindeki kalan insanın aldığı hazdan kat ve kat fazlasını alırsın.
Bir gün yolda yürürken kalabalık bir pazara girdim. Üç tane elma aldım, parasını ödedim, pazarın sonuna geldim, yolda yemek için bir de erik mi alsam dedim kütür kütür yerim? Elimi küçük çantama attığımda cüzdanım yoktu. Pasaportum yoktu, daha doğrusu küçük çantam yoktu. O an kendimi arafta sıkışmış gibi hissettim. Telefonum bile çalınmıştı.
Polise gittim ama dil yok, pasaport yok, derdimi anlatsam anlatamıyorum. Güler misin ağlar mısın durumundayım…
Biraz sakinleştikten sonra bir internet dükkanına gittim. Durumumu anlattım, sağolsun anlayışlı biriydi karşımdaki kişi. İlk yaptığım aileme haber vermek yerine InterRail Türkiye Grubu’na girmek oldu. Durumumu anlattım, hemen Bestami’ye İtalya’da maddi manevi destek için seferber olunuldu ve kesinlikle geri dönmemem konusunda sıkı sıkıya tembih edildi ve yola tekrar koyuldum…
Böyle bir dost meclisiydik biz. Aileme haber versem, belki de para yollayıp ilk uçakla dönmemi isteyeceklerdi. Lakin hayatımın en iyi kararıdır bu; iyi ki bu grupta bulunmaktayım…
Peki, sonra nasıl gelişti olaylar, hayat?
Zaman geçti; aylar, yıllar… Benim gibi nice insanların olduğunu düşündüm. Gezmek isteyen ama korkan. O robotik gök delen binalarda ya da hayatlarında sıkışmış, ailesine bakmak için sevmediği işlerde hak ettikleri parayı alamayan o insanları düşündüm.
Size çok samimi söylüyorum Norveç’i canlı olarak ilk gördüğümde aklıma ansiklopediye bakan o çocuk nasıl geldiyse bir an bunu hayal eden binlerce, milyonlarca insanı düşündüm…
Benim gibi bir insan daha hayallerine ulaşabilsin diye kimle konuştuysam, kim soru sorduysa destek oldum. Paran mı yok? Git kardeşim. Tek misin, korkuyor musun? Git. Git, çünkü gitmezseniz bir gün ‘keşke’ ile başlayan çok cümle kuracağınızdan eminim. Ama giderseniz bir gün ‘iyi ki’ ile başlayan cümlelerin bir yerlerinde bu oluşumun gururunu hissedecektim.
Yıllar geçtikten sonra birçok insanın hayatına dokunmaya başlamıştık artık. Herkes birbiriyle sanki yıllardır tanışıyor gibi yardımlaşıyordu. Biz de etkinliklerimizi yurt içinde ve yurt dışında artırmaya başladık. Ne kadar çok insana ulaşırsak o kadar güzel hissedeceğimizi biliyorduk.
İstanbul’da boğaza karşı çadırlarımızı da kurduk, bir gün çay içmeye Kars’a da gittik…
Öyle bir grup düşünün hayat umurlarında değil. Tüm sorumluluklarını arkalarında bırakmış olmanın verdiği haz ile yollara çıkmış. Sırt çantasına çadırını koymuş ve yollarda kültürlere, medeniyetlere doğru koşuyor!
Unutulmaz pek çok anınız vardır ama şimdi burada güzel bir anıyla süsleyelim mi röportajımızı?
AkdenizRail yapıyoruz. Akdeniz’ i gezeceğiz. Arkadaş grubu olarak bir otobüs tuttuk ve yola çıktık. Otobüs Kütahya’yı geçince arıza yaptı. Otobüse döndüm ve seslendim; “Arkadaşlar otobüs arızalandı bir tavsiyeniz var mı?” Otobüsten dünyayı, otobüsü umursamayan o sözleri duymak çok güzeldi inanın. ” Eskiden otobüs mü vardı?”, “Haydi Antalya’ya kadar otostop ile yarışalım, son gelen kahvaltıyı ısmarlar”, ” en yüksek cc araca binen kazansın”… gibi.
Dünya’yı umursamayan dediysek yanlış anlaşılma olmasın, teşbih de hata olmaz. Bu insanlar evli barklı insanlar da oluyor, KPSS’ den yeni çıkmış, gelecek kaygısı süren öğrenci dostlarımız da var aramızda.
Bir de OtostopRail grubunuz var. Benim en korktuğum, ondan da bahsedelim lütfen.
Türkiye’de bir kültür haline getirmeye çalıştığımız otostop grubumuzu da açtık. İnanın bunu duyan, okuyan birçok insanın “yok artık, korkmuyor musunuz?” dediğinden adım gibi eminim. Lakin otostop bir kültürdür. Ben yurt dışında birçok ülkeyi böyle dolaştım. Örneğin Küba’ da otostop çeken birini almamak suçtur. Almanya’da otostop çekilmesi için insanlara duraklar yapılmış… Otostop Türkiye’ de hızlı ve güvenli bir ulaşım yolu ancak nasıl ki uçak/otobüs ya da araba kiralarken dikkat ettiğiniz konular var, kesinlikle otostopta da dikkat etmeniz gereken kaideler var.
Öyle ki bu grupta gözlerimi yaşartacak hikayelere şahit oldum. Örneğin bir gün Burdur’da otostop çekiyorum. Eski, kağıt toplayan abimizin kullandığı araç yanaştı. Araba demeye bin şahit ama nasıl dökülüyor! Bu araba benim bindiğim en lüks araçtı desem inanır mısınız? Konfor bazen koltukta değil yüreklerde oluyor sevgili Güler Hanım. Konuya dönecek olursak beni alan abi mahcup bir şekilde önce üstünü düzeltti, yandaki koltuğun üstündeki gereksiz şeyleri bir el hareketiyle kenara itti ve bana yer açtı. Gideceğim yere gitmiyordu ama dört km. de olsa yaklaşabiliyorum diye bindim. Sohbet sohbeti açtı. Abimiz kağıt toplayarak hayatını idam ettiren birisi, evli ve 3 çocuğu var. Bir gecekondusu, bir de ekmek teknem dediği o aracı vardı. Hayat hikayesine hayran kalmamak elde değil. Araçtan inme vakti geldiğinde elini cebine attı ve 20 lira ile bir de üç beş kağıt parçası çıkarttı. Cebindeki tüm malvarlığı buydu. “Abi ne yapıyorsun, Allah aşkına olur mu öyle şey? Hem arabana kabul ettin, hem para veriyorsun. Hem param var, otostopu yokluktan çekmiyorum, zevk meselesi” vs. desem de bana söylediği sözler aklımdan hiç çıkmıyor. “Öğrenci adamsın. Bir zamanlar ben de öğrenciydim. Çok zorluk çektim. Bunu senin için yapmıyorum. N’olur kırma, al bu parayı benim için. Ben öyle zor günler geçirdim ki, bir gün yemin ettim. Nerede bir öğrenci görürsem yüreğim sızlar, o yüzden elimden gelen yardımı yaparım. Bu parayı kendin için değil, benim için al ve harcarken beni unutma” dedi…
Allah aşkına tüm bu yazıyı okuyanlara sesleniyorum. Hangi otobüs uçak ya da özel araç koltuğunun rahatlığı sizi böyle bir anı sunabilir? Yılmaz Abi’yi hayatım boyunca unutamıyorum.
İşte bu yüzden, insanların hikayelerine ortak olabilmek için, şehirlerin kahvelerinde ve barlarında çekilen fotoğraflarla değil de yollarda biriktirdiğimiz bu anıları çocuklarımıza anlatmak için otostopu bir kültür haline getirmek istiyoruz. Otostop tabii ki bir kültür ancak Türkiye’de oturması gereken hala birçok şey var.
InterRail Türkiye grubu altında çeşitli gruplar var. Şimdi neler yapmaktasınız?
Grubumuzun üye sayısı artınca ihtiyaca göre alt oluşumları da açmaya başladık. Örneğin; hali hazırda Dünya’da kullanılmakta olan couchsurfing grubunun yerli versiyonu CouchRail grubumuz var. Gezgin arkadaşlarımız ihtiyacı olduğunda kalacak ya da duş alacak bir yer istiyor. Ve o şehirde müsait olan gezgin dostu arkadaşlarımızda evlerine kabul ediyor. Kamp grubu, gezginlerin yemek bulabileceği ve ısmarlayabileceği foodRail grubu, sosyal yardımlar grubu hatta ve hatta motoRail grubumuz bile var artık.
Fark ettik ki, mükemmel, dinamik bir güce sahibiz. Yüz binlerce genç, yaşlı, ruhu gezgin insan var aramızda. Biz de elimizden geldiğince herkesin hayallerine biraz dokunmaya çalışıyoruz. Bu hayaller Samsun’da okuma kitabı olmayan çocukların boyama kitabı hayali de oluyor, hiç yürüme şansı olmayan bir insanın akülü sandalyesi olma hayalide.
Yaptığımız iyilikleri reklam etmek istemediğimizden fazla söz etmek istemiyoruz. Biz gezgin bir grubuz ve ne olursunuz artık hayallerinizi ertelemeyin diyoruz. Fotoğraflarda gördüğünüz manzara fotoğraflarını sizler çekin. Kariyeriniz için bu zamana kadar nice kararlar alıp hayatınızı ona göre şekillendirdiniz, artık hayalleriniz için kariyerlerinizi şekillendirin ve yollara çıkın dostlar.
Ben de peşinizdeyim ya, sizi tanıdığımdan beri…
Çok sevgili bir dostum var hikayesi bana da yıllarca ilham veren birisi. Özcan Bostancı. Makam sahibi mühendis bir dostumuz. Bir gün “Ben ne yapıyorum abi ? Yıllardır erteliyorum hayallerimi hiç bir adım atamadım hala” deyip istifa mektubunu veriyor ve dünya turuna çıkıyor. Sonra ne mi oluyor? Hiç bir zaman giden insan ile gelen insan bir olmaz. Şimdi tecrübeleriyle insanlara ilham veren bir yazar şimdi kendisi.
Peki, en çok nerelerden etkilendin gezerken; gezginlere özellikle tavsiyelerin neler?
Bugüne kadar gittiğim ve beni etkileyen şehir, doğa, tarih, deniz ve eğlenceyi bir arada bulunduran Barcelona’dır. Katalan kültürü, İspanyol kültürü ve biraz da karmaşık Endülüs kültürünü harmanlayan bir şehir. Kesinlikle InterRail rotasına konulması gereken bir şehirdir. Bilinen şehirler dışında, gitmelerini tavsiye ettiğim şehirlerden bazıları; Tarifa, Sevilla, Toledo, Cinque Trre, Interlaken, Hallstatt, Flam, Gent, Brugge gibi şehirlerdir.
“Neden yollardasın?” sorusu sana en çok sorulan soru mudur?
Evet. Okuldan dolayı yıllarca ailemden uzakta bir hayat sürdürdüm. Tanıdığım gezginlerin ortak hikâyesidir aileden uzak büyümek veya bir kişiye ait hissetmemek. Bu his sizde de oluşmaya başladıysa seyahat etmek bağımlılık yapacaktır. Sokakta yürürken aldığın hazzın, elleri açıp yollara, doğaya şükretmenin verdiği huzurun tarifi yok. “Neden yollardasın?” sorusunun da cevabıdır bu.
Plansız Gezgin diye bir blogun var. Plansız mısın gerçekten?
Gelişi güzel yaşayıp bir yere gitmekten, daha çok yolun keyfini çıkarmaya çalışıyorum. Pek rotaları olan bir insan değilim. Bir ülkeye gittiğimde ucuz nasıl gidilir, ucuz neler yapılır, o ülkeye ait bilinmeyen güzellikler nereler, o ülkenin yerel halkıyla nasıl sohbet edebilirim? Gibi soruların cevaplarını bulmaya çalışıyorum. Bir gece evde uyurken -40 derecede Kars’a muhteşem manzarasıyla Doğu Ekspresi’ne atlayarak çay içip, gelen bir çevreye sahibim.
Sözü çok uzattık biraz. Aslında söylenecek söz çok lakin sayfalar az. Son olarak şunu söylemek istiyorum ki, hayallerinizi daha fazla ertelemeyin. Hayalleriniz sizi daha mutlu biri haline getirecek. Ansiklopedilerdeki yerleri canlı görmeniz dileği ile… Hiçbir engel yok. Yeter ki, yola çık, yola tek çık!