Yaşam kendisini devam ettirmek için gerekli her yapıyı oluşturmuştur ve plan bu doğrultuda ilerlemektedir. Biz bunu anlamadığımız için tersine davranışlar içine giriyoruz ya da olanların nedenini algılayamıyoruz. Esasında tam olması gereken oluyordur.

Dr. Nuri Haksever

Kendimizi manasız ve yararsız bulduğumuz zamanlar vardır. Değersiz olduğumuzu, sevilmediğimizi düşünürüz.
Hayal kırıklıklarıyla dolu hayatımızda neden istediklerimizin hiç gerçekleşmediğini merak ederiz.
Cevaplar ararız; bulamayız genellikle. Cevaplar vardır aslında… Kendimizi yararsız bulduğumuzda çok yararlı işler yapmışızdır, sevilmediğimizi sandığımızda sevilmişizdir, değersiz olduğumuzu düşündüğümüzde değerimizi bilenler çıkmıştır.

Eğer Tanrı meleklerinden birini bize gönderse ve bizsiz bir hayatın nasıl olacağını gösterseydi, sanırım hepimiz kendimize de hayata da başka türlü bakardık.
Bu muhteşem bir hayattır. Cevabı ve sırrı kendi içinde saklıdır. Ve o hayatı hep birlikte yaratırız. Bazen rolümüzden şikâyet ediyorsak, bu da rolümüzün kıymetini bilemememizdendir.

Okuma oranının çok düşük olduğu ve de özellikle okuma yazma bilmesine rağmen okumanın eziyet olduğu ve çoğunluğun bilgi sahibi olmak yerine fikir sahibi olmayı tercih ettiği bir ortamda; dergi okumaya zaman ayırmanın takdire değer bir davranış olduğunu düşünüyorum. Ancak bu sayede biliyorum zannından kurtulup gerçek bilgiye yol alınabilir.

Yıllar öncesinde bir genç, ressam olmayı planlamış ve bunun için en iyi resim ustasından ders almış. Eğitimin sonunda, ustası ona bir tablo yapmasını, bu tabloyu yanında kırmızı boya ile şehrin en işlek meydanına koymasını ve yanına da “Resimde beğenmediğiniz yerleri işaretleyiniz.” diye bir not koymasını söylemiş. Birkaç gün sonra genç ressam, tablonun yanına gittiğinde resmin kırmızı çarpılardan görülmediğini görerek üzüntü ile ustasının yanına gitmiş. Tabloyu ustasına göstermiş. Ustası ona bir resim daha yapmasını ve gene meydana bırakmasını söylemiş. Resmin yanına birçok renk ve fırça bırakmasını ve yanına da “ Resimde beğenmediğiniz yerleri düzeltiniz.” diye bir not eklemesini istemiş. Genç ressam ustasının dediklerini yapmış. Birkaç gün sonra tablonun yanına gittiğinde resme hiç dokunulmamış olduğunu görmüş. Merak ve heyecanla ustasının yanına gitmiş. Olanları anlatmış. Ustası ona tarihi bir ders vermiş ve demiş ki; “Sen, hiçbir şeyden anlamayan insanlara fırsat verildiğinde ne kadar acımasız olduklarını gördün. Oysa onlardan resmi düzeltmelerini istediğinde hiçbir şey yapamadılar. Bundan sonra yoluna devam etmek istiyorsan ne bilmediğini bilmeyenlerin sözüne kulak asmayacaksın. Onlardan yıkıcı değil, yapıcı olmalarını rica ettiğinde zorlandıklarını göreceksin.”

Hayatta güzel eserler üretmek zaman ve emek ister. Sağlığımız için de bu böyledir. Çoğu kişi ne yapmamız gerektiğini söyler ama çözüm göstermez. Çoğu kişi yediği gıdaların içinde ne olduğunu bilmez. Gıdaların sadece karbonhidrat, yağ ve protein içerdiğini düşünür. Tüm gıdalarda vitamin ve minerallerin olduğunu zannederken zararlı başka maddelerin olacağını da düşünmez.

Doğru karar vermek istiyorsak mutlaka her şeyi tek başına değil çevresi ile değerlendirmek durumundayız. Aksi takdirde varacağımız sonuçlar bizi doğruya ulaşmaktan uzaklaştıracaktır. Birey ve çevre bir bütündür. Hücre ve çevresi bir bütündür.

Bugüne kadar hastalıklarınız veya daha sağlıklı olma amacıyla değişik diyet programları uyguladınız. Bir kısmı size arzu ettiğiniz sonucu sağladı veya öyle düşündünüz. Bir süre sonra aynı problem tekrar karşınıza çıktı. Çünkü fark ettiniz ki siz o problemi çözmemiştiniz. Sadece ötelemiştiniz. Kısa vadede kâr sağladığınızı düşünürken birden fark ettiniz ki esasında çok değerli zamanı kaybettiniz. Çünkü hayatımızın her alanında olduğu gibi zamanın çok kıymetli olduğunu artık biliyorsunuz. Gençlik çağlarında daha dayanıklıydınız. Daha az yoruluyordunuz. Uykularınız daha düzenli idi. Performansınızdan memnundunuz. Bugün de halinizden çok şikâyetçi değilsiniz. Hatta kendinizi çevrenizdekilerle kıyaslıyor ve sonra şu karara varıyor olabilirsiniz. “Canım benim yaşımdakiler nasıl, ben nasılım? Allaha şükür ” Belki de umutsuzluğa düştünüz. Artık istediğiniz gibi kilo veremiyorsunuz. Sağlığınız her geçen gün daha kötüye gidiyor. Bunu hissediyorsunuz ama elinizden bir şey gelmiyor. Çünkü bugüne kadar pek çok doktora gittiniz. Hatta diyetisyenlere bel bağladınız. Mesleği metabolizma ve beslenme olmamasına karşı, bu konuda konuşan kişilere inandınız ve değişik rejimler uyguladınız. Size her söyleneni yaptınız veya yaptığınızı zannettiniz. Beslenme dışında, duyduğunuz diğer metotları da uyguladınız. Egzersiz yaptınız. Kilo verdirdiğini iddia eden değişik ürünler kullandınız. Bazıları vücudunuz için zararlı olduğu halde “Yeter ki şu kilolardan kurtulayım.” diyerek bu ürünleri kullanmakta tereddüt bile etmediniz. Kremler, özel süslü isimlerle piyasaya giren ve bir çırpıda kaybolan ürünler. Belki çoğunu siz bile unuttunuz. Alternatif yöntemler, tedaviler denediniz. Bunların hepsi sizin umutlarınızı tüketti ama kilolarınız olduğu gibi duruyor. Onlar tükenmedi. 🙂 Hatta daha fazlası geldi. Ne olurdu umutlar ve kilo yer değiştirse. Umutlarımız artsa ve kilolarımız azalsa. Belki de kilolarınızdan kurtuldunuz. Hayal ettiğiniz biçime kavuştuğunuzu düşünüyorsunuz. Ama bir takım sağlık sorunlarının başladığını hissediyorsunuz. Bu sorunların verdiğiniz kilolarla alakası olduğunu düşünmüyorsunuz veya şüpheleniyorsunuz veya emin olma duygusu ağır basıyor. Şimdi de bu sağlık sorunları ile uğraşıyorsunuz. Oysa ne ummuştunuz? Kilolardan kurtulacak ve sağlıklı estetik bir yaşam sizi bekleyecekti. Hiç ummadığınız şeyler gerçekleşti. Hatta iç geçiriyor bile olabilirsiniz. “Keşke kilolarımı vereceğime kilolu kalsaydım da, şu problemler olmasaydı.”

Vücudumuz o kadar mükemmel bir varlık ki gelir gider arasındaki dengeyi çok iyi kurmaktadır. Sizin ihtiyacınıza göre gelir gideri dengelemek için gerekenleri yapar. Bazen aynı işlem için harcadığı enerji miktarını artırırken, sizin sağlık durumunuzu korumak amacıyla harcadığı kaloriyi azaltır veya azaltmak zorunda kalır.

Amacım sizleri bilgiye boğmak değil ama ezberden uzaklaştırmak ve görünür mekanizmaların arkasında nasıl işlemlerin olduğunun farkına varmanızı sağlamaktır. Öncelikle, metabolizma ve beslenme hakkında doğru bilgilere sahip olmak gerekir. Vitaminlerin bilmediğiniz yönlerini öğrenmelisiniz. Mineraller, sağlıklı tuz ve su, mikro besinler ve antioksidanlar hakkında da bilgiler edinmeliyiz.  Bu bilgiler sizi olmak istediğiniz sağlık durumuna ulaştırmak için gerekli olup, bunları bilmeden yaptıklarınızla değerlendiremezsiniz.

Vücudumuzun içinde geçerli bazı kurallar vardır. Esasında bu kurallar doğamızda da, evrenimizde de geçerlidir. Bunu bir defa bildiğinizde ve bildiklerinizi diğer alanlara da uyarladığınızda tüm sistem daha iyi anlaşılacaktır. Fakat çoğunlukla bizler kavramları yanlış yorumluyor, içini boşaltıyor, sonra da içinden çıkılmaz hale getiriyoruz.

Bütün sistem, dinamik bir denge halindedir. Bu kavram, içinde çok şey barındırır. Bu bilgi ile hastalıklara baktığımızda tanı koyma ve mekanizmaları anlama süreci kolaylaşacaktır. Ayrıca bu bilgi ile hastalıkların önüne dahi geçilecektir. Bu dengeyi hayatımızın her alanında göreceğiz.

Hiç bir şey tesadüflere bırakılmamıştır. Yaşam kendisini devam ettirmek için gerekli her yapıyı oluşturmuştur ve plan bu doğrultuda ilerlemektedir. Biz bunu anlamadığımız için tersine davranışlar içine giriyoruz ya da olanların nedenini algılayamıyoruz. Esasında tam olması gereken oluyordur.

Her şey yedeği ile birliktedir. Biz bazen yedeği fark etmiyoruz. Bazen de biz bu idame mekanizmalarını daha önce bozduğumuz için ana mekanizma bozulduğu zaman devreye giremiyor. Biz de bu yedek yok sanıyoruz.

Hiç bir şey tek görev ile sınırlı değildir. Her şeyin ikinci ve belki de üçüncü görevleri vardır. Çoğu zaman biz son görevi ana görev sanıyoruz. Bunun çok da basit bir nedeni var. Çünkü o görevi yapacak olan ana organ yetersiz kaldığında mecburen diğer organ o görevi alıyor. Biz de görevi o organın yaptığını görünce onun asli görevi sanıyoruz.

Doğru karar vermek istiyorsak mutlaka her şeyi tek başına değil çevresi ile değerlendirmek durumundayız. Aksi takdirde varacağımız sonuçlar bizi doğruya ulaşmaktan uzaklaştıracaktır. Birey ve çevre bir bütündür. Hücre ve çevresi bir bütündür.

“21. yüzyılın cahili okuma yazma bilmeyen değil, eski bildiklerinin yerine yenisini koymayanlar olacaktır.” Alvin Toeffler

Metabolizma her canlıda (insan, hayvan, bitki ve mikroorganizmalar) yaşamın sürdürülmesi sırasında gerçekleşen tüm kimyasal tepkimelerdir. Organizmada bir reaksiyonun başlangıç maddesinden ürüne dönüşmesi süresince meydana gelen kimyasal değişikliklere ara metabolizma, bu değişiklikler sırasında meydana gelen ara ürünlere de metabolitler adı verilir.

Her organizma, büyüme, gelişme, ısı, hareket, üreme gibi yaşamsal etkinlikleri sürdürebilmek için dış çevreden bazı maddeler ve enerji almak zorundadır. Dışarıdan almak zorunda kaldığı ve vücudun kendisinin yapamadığı esansiyel maddeler olduğu gibi vücudun kendisinin yapma kapasitesine sahip olduğu non-esansiyel maddeler de vardır. Bu maddeler ve enerji, yaşamsal etkinliklerin sürdürülebilmesi için gereken organik moleküllerin sentezlenmesinde kullanılacaktır. Dış çevreden alınan organik ya da inorganik moleküller, ya önce parçalanarak ve yıkıma uğratılarak ya da yıkıma gerek kalmadan olduğu gibi gerekli moleküllerin sentezlenmesinde kullanılır. Bunu bankaya para yatırmak gibi de değerlendirebilirsiniz. Eğer harcadığınızdan fazla kazanıyorsanız; fazla kısmını bankaya yatırırsınız. Kazandığınızdan daha fazla harcıyorsanız; o zaman da açık verir ve kendi öz kaynaklarınızdan tüketmeye başlarsınız. Vücudumuz o kadar mükemmel bir varlık ki gelir gider arasındaki dengeyi çok iyi kurmaktadır. Sizin ihtiyacınıza göre gelir gideri dengelemek için gerekenleri yapar. Bazen aynı işlem için harcadığı enerji miktarını artırırken, sizin sağlık durumunuzu korumak amacıyla harcadığı kaloriyi azaltır veya azaltmak zorunda kalır.

Metabolizmada başlıca iki safha vardır. Katabolizma (yıkım) ve anabolizma (yapım). Daha karmaşık yapıdaki moleküllerden oluşan maddelerin organizmada, daha basit yapılı moleküllere yıkımı süreçlerine metabolizmanın katabolizma süreçleri denilir. Daha basit yapıdaki moleküllerin, daha karmaşık yapıdaki moleküllerin sentezinde kullanılması ise anabolizma tepkimeleridir. Bu mekanizmalar gerek sağlığınızın doğru şekilde sürdürülmesi, gerekse günümüzde sağlığı en fazla tehdit eden başta ağır metaller vb. toksinler olmak üzere risk faktörlerinin yok edilmesi için kullanılır. Bu mekanizmalar şişmanlığın tedavisinde de, detoksifikasyon işlemlerinde de karşınıza çıkacaktır. Birçok hastalığın ortaya çıkması ve yok edilmesi sırasında da ortaya çıkacaktır. Vücutta işlemler en az iki ayrı düzeyde gerçekleşir. Bunlardan biri enerji boyutudur. Diğer boyut ise kimyasal boyuttur. Vücut içine herhangi bir yolla giren her madde değişime uğrar. Bu maddelerin içine parfümler vb. güzel kokular girdiği gibi böcek ilacı veya boya gibi ağır ve kötü kokular da girmektedir. Yani söz konusu olan sanıldığı gibi sadece ağız yoluyla midemize aldığımız gıdalar değildir. Ağız yoluyla aldığımız gıdaların içinde ve üzerinde, farkına vardığımız veya varamadığımız her türlü madde, hava yolundan aldığımız nefes ile vücudumuza giren ve göremediğimiz her tür molekül de vücudumuza girdikten sonra bu işlemlerden en az birkaç tanesi tarafından etkilenir. Vücudumuza madde girişinin diğer bir yolu da deridir. Deri üzerine doğrudan sürülen kremler ve kozmetik malzemeleri dahil, çamaşırların ve giysilerin yıkanması sırasında üzerinde mutlaka kalan deterjanlar, ellerinizi, saçınızı ve vücudunuzu yıkarken kullandığınız sabun ve şampuanlar ve bu işlemler sırasında kullandığınız suyun içinde bulunan her tür madde de vücudunuza girmekte ve bu mekanizmalardan etkilenmektedir. Tabii burada önemli olan konu moleküllerin doğal olmasıdır. Eğer moleküller doğal değil, sentetik ise ve vücudumuz bu molekülleri tanımıyorsa, işlemler gerçekleşmeyecek ve metabolizma etkilenecektir.

 

Comments are closed, but trackbacks and pingbacks are open.