Yazı: Şebnem Özkan    Bu başlığın iki nedeni var. Birincisi, yeni kuşakların en gençlerimiz olması ve dolayısıyla noktayı koymuş olmaları… İkincisi ise bu insanların gerçekten de çok yaratıcı olmaları. Öyle ki yaratıcılık, yeni çağın çocuklarının genel belirleyici özelliklerinden biri sayılıyor. Işık Çağı Çocuklarının ve gençlerinin sekiz grubu var ve hangi grupRead More →

Yazı: Hüseyin Akdağ    İnsanın yaratıcılığı, kendiyle olan yolculuğunun bir parçasıdır. Ne kadar ki olanı keşfeder, o kadar genişler ve o genişlikte ‘’yeni yollar’’ açar! İşte bu yollar, ‘’yaratıcı’’ ışığı daha iyi anlayıp onunla bütün olarak açılan yollardır. Zaman içinde zaman yaratmak ve o zaman içinde sonsuzlaşmak… Her insan, içinde ‘’Tanrılık’’Read More →

Yazı: Mustafa Emin Palaz    İnsan, algılayabildiği bir dünyada yaşar, değil mi? İster sadece siyah-beyaz olsun âlem, ister harikalar diyarı. Belki insanlar bir toplumdur, belki aynı yerde yaşayan birbirinden bağımsız bireylerdir. Belki herkes çözüm için, süreçleri daha iyiye taşımak için görevlidir belki de her yetki tek bir merciye tahsis edilmiştir. NasılRead More →

Yazı: Semih Özer    Eski ilahiyatçıların tartışma konularından biri de, “Maddesel olmayan Tanrı, Maddeyi yaratabilir mi?” sorusu üzerineymiş. Yaratmak, yani yoktan var etmek. Bir şeyi, diğer bir şeye dönüştürmek ise yaratmak mıdır? Sanatçıların ve tüm tasarımcıların yaptıkları budur. Var olan bir formu, daha önce var olmayan bir forma dönüştürürler. Yoktan varRead More →

Yazı: Mehmet Demir    Birşey yarattığınızda kendinizi yarattığınız şeyde kaybedersiniz. Zaman sanki durur ve başka herşey unutulur. İlahi bir oyun olan yaratıcılığın içine katılırsınız. O anlar, gerçekten kim olduğunuzun bir vizyonunu sunar size. Tüm yaradılışın kaynağı gibi siz de bir yaratıcısınız. Yaratıcılık sizin doğuştan hakkınızdır. “Ben yaratıcı birisi değilim “ diyenRead More →

Yazı: Doç. Dr. Haluk Berkmen    İnsanlar en eski dönemlerden beri dünyayı ve insanı kimin veya kimlerin yaratmış olabileceği üzerine çeşitli görüşler ileri sürmüşlerdir. İnsan-Evren-Tanrı üçlüsünü birlikte ele alıp tutarlı bir şekilde açıklayan kadim görüşlere Kozmogoni denmiştir. Kozmogoni, Yunanca Kozmos (düzen) ve Gnosis (sezgi ile elde edilen bilgi) sözlerinden oluşmuş, evreninRead More →

Yazı: Erkan Sarıyıldız    Bugün yaşamıma bakıyorum ve sahip olduğum her şeye şükrederken beni en çok bütünleyen yanımın yaratıcılığımla oluşturduğum eserlerim olduğunu görüyorum. Ortaya bir eser koymadan seneler boyu ne büyük bir gebelikle geçirmişim hayatımı. Sonraları kendimin yapabileceğine ikna olduktan sonra bitmek bilmeyen bir akış ve ortaya çıkan 8 taneRead More →

Yazı: Feryal Çeviköz    Yeni sayımız “Yaratıcılık” ile, yeniden sizlerle birlikteyiz sevgili 3. Göz’lüler. Yaratıcılık aslında insana sunulmuş en doğal ve içselleşmiş özellik olmalı. Çünkü o, insanın varoluş oyunudur. Ve bu oyun, daha Dünya’ya gözümüzü açtığımız an başlayıp, hayatımız boyunca sürer… Doğduğumuz anda; çevremizdeki, yaratıcılığımızı deneyimlemeyebilmemiz için elverişli, sonsuz çeşitlilikteki cevherlerleRead More →

Yazı: Kutluhan Özdemir    Kişinin eğitim seviyesi ve yeteneklerinin yaratıcılık düzeyini belirlemede pay sahibi olduğu kesin. Ancak yine de yaratma potansiyeli denilen şey, herkeste var olan ve doğru adımlarla geliştirilebilen bir düşünce şekli. Açıkça yaratıcılık, bilim ve meslekler üstü bir kurguda, sınırları olmayan bir öğreti. Duyguların ve sezgilerin, doğru bilgi veRead More →

Yazı: Mine Madenoğlu    İstemek… Ne kadar derinliği olan bir kelimedir. Kültürden kültüre, görgüden inanca, bilgiden namusa bir ucundan değer. Burada bizim konumuz ise dilemek manasına daha yakın duran istemektir. İste olsunculardan, isteyenin bir yüzücülere, doymak bilmeyenlere, hiçbir şey istememişlere… Dua içsel bir şey değil mi diye sorsam herkes hemfikirdir,Read More →

“Hem oldukça yol aldığımı düşünüyorum.  Hem de daha gidecek çok yol olduğunu… Tatlı bir yerdeyim.” Röportaj: Güler Pınarbaşı   Sevgili Ayşe Kızılöz’ün yola çıkışını, yolculuğunu ve yolda neler fark ettiklerini öğrenmek için bu sayımızın konuğu onu seçtik. Soğuk bir kış gününde İstanbul’da doğan Ayşe Kızılöz, babasının görevi nedeniyle iki yaşından itibarenRead More →

İş hayatındaki etik size nasıl yansıyor? İşletmenizdeki duygusal tsunamilerde boğulmadınız mı? Anlaşmazlıklarınızda sonu gelmeyen ikna çabalarından yorulmadınız mı? Düzlüğe çıkabilmek için yeterince çabalamadınız mı? Karmaşık anlarda bile kolayca karar alabilmek, aldığınız kararları pratik şekilde yönetebilmek istemez miydiniz? Dünya genelinde hükümet yetkililerinin, askeri yöneticilerin, işletme yöneticilerinin, avukatların ve benzeri karar alıcılarınRead More →

Röportaj: Güler Pınarbaşı 25 yıl önce başlayan eş ve çocuklarla genişleyen dostluğun bir meyvesini sunuyorlar bize; SiZe Bütünsel Yaklaşım adıyla. Kendi içsel yolculuklarında oluşan bilgi birikimlerini ve bu yolculukta karşılaştıkları uzman eğitmenlerle birlikte kasım 2015’te kapılarını ve gönüllerini bize açıyorlar. Ve amaçlarını; “Biz hayata Bütünsel Yaklaşım bakış açısı ile yaklaşanRead More →

Yazı: Meral Bakır    3. Çakra, Karın ÇAKRA (Manipura ÇAKRA)   Yeri: Karın çakra, omurgamızda ve göbek deliğinin arkasında yer almaktadır. Karın çakra güneşimizi yani güç merkezimi temsil eder. Bizi besleyen güneşin enerjisi bu çakra aracılığı ile özümsenmektedir. Güneş tüm bedene canlılık ve enerji veren kişisel gücün merkezidir. Karın çakraRead More →

Yazı: Güler Pınarbaşı    Demiş Leo Burnett. Aslında hikaye şöyle, Yaratıcılık temalı bu sayımızı çok daha önce çıkartmak istemiştik. Birkaç yıl önce. Yazarlarımıza konuyu verdiğimizde hemen yazılarını yazıp gönderdiler. Heyecan verici bir konuydu. Her şeyiyle hazırlandık ama bir türlü yayınlayamadık. Üstüne başka temalarda dergilerimiz çıktı. Her yeni sayı toplantısında bu temayıRead More →

Yazı: Meral Bakır Anahata Çakra koşulsuz sevginin merkezidir. Koşulsuz sevgi karşılık beklemeden sevmek demektir. Birini sizi sevdiği için değil, size bir iyilik yaptığı için değil, sadece sevdiğiniz için sevmelisiniz. Tüm canlıları sevmek Kalp Çakra’nın temel işlevidir. Bu merkez açıldıkça sevme kapasitemiz genişler. Sadece yakın çevremizi değil, dünya üstündeki tüm varlıklarıRead More →

Bu kitap daha mutlu, daha genç, daha dinamik ve daha sağlıklı bir hayat isteyenlere. 1978 yılının sonbaharında Hüseyin Nazlıkul, bir konferans sırasında, liseli olmanın verdiği heyecanla ünlü bilimadamı Erich Fromm’a “sahip olmak ya da olmak” üzerine soru sorduğunda yaşamında yeni bir olma haline başlayacağını henüz bilmiyordu. Fromm bu genç adamıRead More →

İyi ilişki ya da kötü ilişki diye bir şey yoktur ama bazı ilişkiler diğerlerine oranla daha kolaydır. Bir ilişkinin pek çok nedenle yürüyebileceğini akılda bulundurmak önemlidir. Artık elimizin altında ilişkilerimizin güçlü ve zayıf yanlarını, zor zamanlarını belirlememize ve yazgımızı iyileştirmek için harekete geçmemize yardımcı olacak bir aracımız var. İlişkilerin PinRead More →

Doğayla ve doğanın iyeleriyle uyum içinde yaşayan Şamanlar, doğanın döngüleriyle iş birliği yaparak gerçekleştirdikleri sihir ve ritüellerle sağlıklı yaşamayı, hastalıkları iyileştirmeyi, dilekleri gerçekleştirmeyi ve mistik güçleri artırmayı biliyorlardı. Şamanların uyguladıkları şifalandırma teknikleri, öğretileri, gelenekleri ve sihir uygulamaları ilk kez gerçek bir Şaman tarafından kaleme alındı. Binlerce yıllık kadim bir öğretininRead More →

Mutlu olmayı yeniden hatırlamak ve keyifle yaşamak; kendinle barışıp, kendini olduğun gibi kabullenip, uyum içinde yaşamak demektir. Kendini anlayan insan etrafındakilerle daha iyi anlaşır.  Bunun için de olaylar karşısında nasıl davrandığımızın farkına varmak önemlidir. Kurban rolüne sığınarak hayatımızı çıkmaza sokarız. Gerçek ihtiyaçlarımızın ne olduğunu, onları nasıl karşılamaya çalıştığımızı, içimize nasılRead More →